"Terör insanları bir korku psikoloji içerisine hapsederek, onların gelecekle ilgili ümitlerini elinden almak istiyor."
Psikiyatr Prof. Dr. Kemal Sayar ile terör saldırıları sonrası yaptığımız söyleşideki bu sözlerini hiç unutmadık. Çünkü nihayetinde terör saldırıları, yarattığı şok dalgasıyla bizi kaygılı, korkulu, bir çıkışsızlığın içine hapsetmek istiyor. Çaresiz hissetmemizi, günlük hayatımızı tedirginlik içerisinde geçirmemizi hedefliyor.
Terör saldırılarının belini kıracak olan da bu çıkışsızlığa düşmemek işte. Geçtiğimiz günlerde başlatılan 'hayatına sahip çık' kampanyası bunun için önemliydi. Kampanyada terör saldırılarının hapishanesine düşmemek için insanlar sokağa çıkmaya, günlük rutin hayatlarına eskisi gibi devam etmeye çağrılıyor.
Demet Akbağ "Sinemaya gidin, dışarda kahve için" diyor, Fatih Terim "Sporu hayatından çıkarmalarına izin verme" diyor, Kenan İmirzalıoğlu "Sen sen ol hayatına sahip çık" diyor.
Birleşmiş Markalar Derneği, Kategori Mağazacılığı Derneği, Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmeciler Derneği, Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği gibi kurumların öncülüğünde başlatılan ve ünlülerin de desteğini alan kampanya büyük ilgi görüyor. Bu da sivil toplumun hayatına sahip çıkmak adına sesinin ne kadar güçlü çıktığını anlamamızı sağlıyor.
Fakat sadece kendi hayatlarımıza sahip çıkmak yeterli mi? Terör karşısında tökezlemediğimizi göstermek için yeterli geldiği düşünülebilir. Ama şu yaşadığımız cendereden çıkmak için biraz daha fazlasına ihtiyacımız var.
Bu güzel kampanyanın üzerine Sayar'ın böyle durumlar için önerilerini bir kez daha hatırlatmak isteriz: "Dünyanın adaletsiz bir yer olduğuna dair inanç böyle zamanlarda koyulaşıyor. İşte buradan kronik bir mutsuzluk çıkarmak yerine önce o travmayı kabul etmek gerek. Sonra da 'Bu ülke için, yakın çevremiz için, tekrar böyle olayların yaşanmaması için nasıl bir dayanışmaya girebilirim' diye sormamız gerek. Öfke ahlakını sorumluluk ahlakına, hamaseti basirete dönüştürmeliyiz. Bizi rahatlatacak olan şey, bir şeyler yapabiliyoruz hissini yaşamaktır. Dünya için, ülkemiz için her zaman iyiye doğru değişimin umudunu korumalıyız."
İşte bunları yapabilir, umutlu kalabilirsek kampanyaya destek veren futbolcu Tümer Metin'in dediği gibi kocaman bir ülke olarak bu badireleri de atlatırız.
