Zeljko Obradovic dört sene önce İstanbul'a geldiğinde hayal kurmayı ve çok çalışmayı öğütlemişti. Dört farklı kulüple sekiz EuroLeague şampiyonluğu kazanan Sırp basketbol koçu öğrencileriyle çok çalıştı, bir hayal kurdu ve Fenerbahçe geçen hafta EuroLeague şampiyonu oldu.
Koçun hayat felsefisi karşılıklı saygı üzerine kurulu. Obradovic bu felsefesini babasının devamlı söylediği bir söz üzerine oturtmuş. Özel hayatıyla kamuoyuna yansımamaya büyük özen gösteren teknik adam, yedi dil bilen üzerine Türkçe'yi de öğrenen kızı Anja, özel bir lisede okuyan aynı zamanda babası gibi basketbol oynayan oğlu Djordje ve eşiyle birlikte İstanbul'da yaşıyor. Barcelona'dan gelip İstanbul'a yerleşen kızı Anja, sanat yönetmeni. Müzelerde birçok etkinliğe imza atıyor.
Soruları usanmadan ve geçiştirmeden yanıtlıyor. Mükemmelliyetçiliği ile bilinen Obradovic'in maç sırasında aşırı sinirlendiğini hatta sinirden yüzünün kızardığını bilmeyen yoktur. Maç esnasındaki sinirli Obradovic'in aksine röportaj yaparken neşeli bir insan var karşımda. Bilgili, sabırlı... Bu arada fırsat buldukça yemek keyfine önem veren Koç, Ekpe Udoh, Gigi Datome'nin kebap sevgisinden farklı olarak deniz ürünlerini tercih ediyor.
-
Sayısız kupa kazandınız. Başarınızın çıtası ne?
- Bir gün kesinlikle bu kadar yeter diyebileceğim bir nokta gelecek ama basketbol sevgim ve aşkım devam ettiği için daha henüz o noktada değilim.
-
Çalışmayı önemsediğinizi ifade ediyorsunuz. Çalışmanın ötesinde başarınızın kaynağı nedir?
- Basketbol tutkusu, sevgi ve ilgi ile alakalı. Yaptığın işe ne kadar bağlı olursan, ona ne kadar vakit harcar ve ilgilenirsen o kadar fayda sağlarsın. Dediğiniz gibi herkes çalışıyor ama günün sonunda küçük detaylar önemli oluyor.
-
Obradovic'i anlatacak tek kelime nedir?
- Koç, sadece koç...
-
Hayat felsefeniz nedir?
- Babamın devamlı söylediği bir söz vardır; "İnsanlara ne kadar saygı gösterirseniz onlar da size aynı şekilde saygı gösterir." Ben de her daim saygı duyulan, saygı gösterilen birisi olmak istedim, bu sebeple de hayatımdaki herkese saygı gösterdim.
SİNİRİM ANLIK, İÇTEN GELEN BİR DUYGU
-
Rakip takımla aranızdaki fark 20 sayı olsa bile çok sinirleniyor, oyunculara bağırıyor hatta sinirden kızarıyorsunuz....
- (Kahkaha atıyor.) Bobby de aynı konudan bahsetti. Oyuncular da bağırmamı istemiyorlarmış. Belki gelecekte sakinleşirim. Tabii bu bağırmalarım, sinirlenmelerim o anlık, içten gelen bir duygu... Oyuncularım da bunun kişisel bir durum olmadığını, kişisel olarak kızmadığımı biliyorlar. O kızgınlıkla, daha iyi olmaları için hatalarını söylüyorum.
-
Farklı takım taraftarları da sizi seviyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Tamamen saygıyla alakalı bir şey... Ben herkese saygılıyım. Bugüne kadar da hiç kimseye, hiçbir takıma, hiçbir rakibe saygısızlık yapmadım.
Ben de aynı şekilde saygı beklerim.
CANLI MÜZİK SEVERİM
-
Maç öncesi bir ritüeliniz var mı?
- Takım toplantısından tüm oyuncular çıktıktan sonra genel menajer Maurizio Gherardini ve takım menajeri Cenk Renda ile küçük sohbetlerimiz olur. Maç sonrası düzenli olarak yaptığımız bir şeydir bu.
- Söz konusu siz olunca başarı beklentisi yüksek. Bu baskı ve stresin üstesinden nasıl kalkıyorsunuz?
- Stres ve yoğunluğa karşı ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum. Buna özen gösteriyorum. Vaktim olduğunda canlı müzik dinlemeyi ve yemeğe gitmeyi çok severim. Tabii ki spor da yapıyorum... Her gün düzenli olarak koşuyorum. Koşu saatim, maç ve antrenman programımıza göre değişiyor. Ancak nerede olursak olalım ihmal etmem, mutlaka spor salonunda koşarım.