Berksun, saçların koparılması nedeniyle oluşan açıklığın bere, kasket, eşarp ve bandana gibi aksesuarlarla örtülmeye çalışıldığını vurguladı.
"Bu yüzden kişi birçok sosyal ortama girmekten kaçınır" diyen Berksun, "Kuaföre gitmek karşılaşılacak sorular nedeniyle oldukça sıkıntı yaratan bir durumdur. Çoğu zaman çekirdek aile dışındaki yakın akrabalar dahi sorunu bilmez. Bu bozukluğun getirdiği psikolojik baskının yanı sıra toplumdan uzaklaşma da ayrı bir duygusal yük getirir. Saç koparma davranışını durduramama ya da saçlardaki eksilmeyi örtbas etme gereğiyle iş ve eğitim hayatında büyük aksamalar oluşmaya başlayabilir" şeklinde konuştu.
Diğer psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi saç koparma hastalığında da herkes için ortak geçerli tedavi biçimi olmadığına işaret eden Berksun, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hastalıkta kullanılan etkili birkaç tür tedavi yöntemi vardır. Tedavi, öncelikle hastanın yaşına, dürtü bozukluğunu doğuran ve sürdürmesine neden olan kişisel, saptanabilir nedenlere göre şekillendirilir. Hasta eğer okul çağında ya da okul öncesi çocuk ise ebeveynler davranışı tetikleyen ve sürdüren nedenler konusunda bilgilendirilir. Tanının netleştirilmesi, durumun bir bozukluk olduğuna dair aileye ve kişiye farkındalık kazandırmak tedavide oldukça önemlidir.
Sonraki dönemde bilişsel davranışçı terapiler yani davranışa farkındalık kazandırma, koparma davranışı ile ilgili düşünce süreçlerini yönetme, davranışı baskılama gibi ilaç dışı tedaviler son derece etkili ve önemlidir."