Ceyhan, son dönemde artan grip vakaları ve A (H3N2) virüsüne ilişkin değerlendirmede bulunurken, mevsimsel etki de dikkate alındığında, grip aktivitesinin çok arttığını, bunun beklenen bir durum olduğunu ancak insanların grip olmamak için çeşitli önlemler alması gerektiğini belirtti.
Söz konusu virüs nedeniyle son bir ay içerisinde Türkiye'deki nüfusun yüzde 2'sinin enfekte olduğunu, grip enfeksiyonu geçirdiğini bildiren Ceyhan, şunları kaydetti:
''Bu sene önceki senelere göre farklılık şu; grip aktivitesini geçen seneye göre iki hafta önce görüyoruz. Her yıl böyle bir dönemde artış görülüyor. Bu yıllardır gribe yakalandığımız bir virüs , geçen sene iki hafta sonra bunu görmüştük. Bu yeni bir virüs olmadığı için bir salgın beklemiyoruz. Nüfusun yüzde 2'si enfekte olduysa, aşılama oranının da yüzde 4 civarında olduğunu düşünürsek, daha önceki yıllardan bağışıklık da dikkate alındığında nüfusun yüzde 80-90'ı gribe duyarlı. Bu seneki grip aşısının içinde H3N2 virüsüne karşı koruyan antijen var. İnsanlar, şu anda aşı olurlarsa 6 ay boyunca bundan kurtulabilirler.''
Gribin küçümsenecek bir hastalık olmadığını, gripten dünyada her yıl 500 bin kişinin öldüğünün hesaplandığını anlatan Ceyhan, ''Her şeyden önce yüzde 3 ölüm riski olan bir hastalık. En çok insanlar neden ölmüştür diye sorarsanız, tartışmasız grip denilebilir. 1918-1920 yıllarında görülen meşhur İspanyol gribi sırasında 150 milyon insan ölmüş, arkasından iki büyük daha salgın olmuş. Asya gribi, Hong Kong gribi, birinde 3,5 milyon diğerinde 1,5 milyon insan ölmüştür'' şeklinde konuştu.
Türk halkı tarafından, hatta doktorlar arasında bile grip ile nezlenin birbirine karıştırıldığını öne süren Ceyhan, ''Biraz burnu akan birine 'geçmiş olsun neyin var?' diye sorduğunuzda, 'önemli değil grip olmuşum' diyor. Bu önemli bir yanılgı. Gripte burun akıntısı olmaz, çok şiddetli ateş, yaygın vücut ağrısı ve baş ağrısı olur. Kişi ayakta, işe gelmiş dolaşıyorsa o grip değildir çünkü grip mutlaka insanı yatağa düşürür''' dedi.
Gribin tehlikeli bir hastalık olması nedeniyle aşısının da bulunduğunu belirten Ceyhan, kalp, akciğer, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanların, şeker hastalarının, 65 yaş üzerindeki yetişkinlerin, kreş ya da okula giden küçük çocukların, risk grubunda olanların, sağlık çalışanlarının grip aşısı yaptırabileceğini söyledi.
Grip olan insanların halk arasına çıkmaması gerektiğini vurgulayan Ceyhan, hasta olduğu bilinen insanlardan da uzak durulması gerektiğini bildirdi. Gripten korunmak için el yıkamanın önemini vurgulayan Ceyhan, ''Enfeksiyondan korunmak için el yıkamak ayrı bir şey, abdest almak için yıkamak farklı bir şey, ameliyata giren birinin el yıkaması farklı bir şey. Hastalıklardan korunmak için avuçlarımızı, parmaklarımızı ve parmak aralarını, tırnaklarımızın içlerini temizleyecek şekilde ellerimizi sabunla yıkamalıyız'' şeklinde konuştu.
Ceyhan, enfeksiyonlardan korunmak için insanların ayrıca yanında mutlaka el dezenfektanı bulundurması gerektiğini ifade etti. Artık Türk insanının öpüşme, sarılma, tokalaşma alışkanlığından vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Ceyhan, öpüşmenin, tokalaşmanın sadece grip değil, menenjit, zatürre, tüberküloz, su çiçeği gibi bir çok solunum yolu ile bulaşan hastalığa davetiye çıkardığını ifade etti. Ceyhan, şöyle devam etti:
''Grip dönemlerinde sadece selamlaşmayı öğrenmemiz lazım. Mikroplar en çok elle taşınır, birinin elini çok zorunlu değilsek sıkmayalım, her gördüğümüzü sarılıp öpmeyelim. Öksürürken, aksırırken ağzı kapatma alışkanlığını kazanmamız lazım. Bunun dışında para üzerinde bir sürü bakteri barındırır. İnsanlar hasta oluyor, o paraya dokunuyor ve bu para elden ele dolaşıyor, parayla dokunduğumuz zaman el temizliğine dikkat etmemiz lazım. Eğer dışarıdaysak alkollü bir el dezenfektanı ile elimizi mutlaka temizlemeliyiz.''
Grip aşısının 6 aylık koruma sağladığını, bu nedenle gribin sık görüldüğü mevsimin başında yapılmasının tavsiye edildiğini belirten Ceyhan, ancak aşı yapılması için hala geç olmadığını söyledi.
Gripte tek çeşit virüs olmadığını, virüslerin her yıl şekil değiştirdiğini ve yeni antijen yapısıyla ortaya çıktığını, bu nedenle her yıl aşının içeriğinin yenilendiğini bildiren Ceyhan, Dünya Sağlık Örgütünün, bütün dünyadan örnek toplayarak, her yıl sık görülen ve en önemli 3 virüsü belirlediğini, bütün firmalara o yıl için belirlenen bu virüslere karşı aşı yapılması çağrısında bulunduğunu, onun dışında zaten aşı üretilip satılmadığını kaydetti.
