Araştırmada, annelerin aktivite eğilimlerinin 45 yıllık süreçte nasıl değiştiği inceledi. Anneleri iki grupta inceleyen araştırma, ilk grubu "5 yaş ve altı", ikinci grubu ise "6-18 yaş arası çocuğu olan anneler" olarak belirledi.
Araştırmacılar, 45 yıllık taramada, 50 bin annenin günlüğünü içeren American Heritage Time Use Study çalışmasının verilerini kullandı. Araştırmada, "fiziksel aktivite" kavramı çocuk bakmak, ev temizlemek, yemek yapmak, spor ve egzersiz faaliyetlerinde bulunmak şeklinde tanımladı.
Araştırma sonucunda, 5 yaş ve altı çocuk sahibi olan annelerin 1965'te haftada 44 saat, 2010'da ise haftada 30 saat aktif oldukları görüldü. Araştırmanın ikinci grubu olan 6-18 yaş arası çocuk sahibi anneler ise 1965'te haftada 32 saat aktif zaman geçirirken, 2010 yılında bu rakam 21 saate düştü.
Annelerin hareketsiz ya da aktif olarak geçirdikleri zamanların istihdam durumlarına göre değiştiğini ortaya koyan araştırmada, tam zamanlı bir işte çalışmayan annelerin, çalışan annelere göre iki kat daha fazla hareketsiz zaman geçirdiği tespit edildi.
Aktif Yaşam Derneği Başkanı Prof. Dr. Haydar Demirel, çalışmada, çocuklarının yaş aralığı birbirinden farklı olan iki grup annede de aktivite düzeyinin aynı şekilde yüzde 35 azalmasının, toplumun yaşam biçiminde meydana gelen dramatik değişikliği gösterdiğini belirtti.
Tam zamanlı bir işte çalışan annelerin, çalışmayanlara göre fiziksel aktivite düzeyinin iki katı daha fazla olduğu tespit edildiğini hatırlatan Demirel, şu görüşleri dile getirdi:
"Bu durum, günlük aktivitenin aslında önemli ölçüde zorunlu olarak yapılan işlerden kaynaklandığını göstermektedir. Sonuç olarak, son 50 yıl içerisinde ulaşım, haberleşme, gıda endüstrisindeki gelişmeler ve besin maddelerine erişim gibi birçok alanda görülen baş döndürücü gelişmeler, günlük yaşamı son derecede kolaylaştırmıştır. Daha önceleri önemli ölçüde fiziksel bir çaba sarf edilerek yapılması gereken işler, bu gelişmelerin neticesinde günümüzde çok daha az bir fiziksel çaba ile gerçekleştirilebilmektedir. Aslında kişinin kendine daha fazla zaman ayırmasını sağlayan teknolojideki bu gelişmeyi gerçek anlamda olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek için, söz konusu bu ilave zaman diliminde mutlaka fiziksel aktivite ve egzersize yer vermek gerektirmektedir. Aksi halde hareketsiz yaşam tarzı kaçınılmaz olarak, başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere, tip 2 diyabet, yağ metabolizması bozuklukları, hipertansiyon, obezite ve bazı kanser türleri ve bunlara eşlik eden erken ölümleri beraberinde getirecektir."
