Metabolik sendrom deyip geçmeyin. Çok az sayıda zayıf ama çoğunlukla şişman kişilerde görülen bu özel sendrom sadece zayıflama sürecini değil, hayatınızı sinsi bir şekilde etkiler.
İnsülin direnci ile başlayıp daha sonra karın çevresinde yağlanma ile seyreden durum kendinizi birden şeker, kalp ya da tansiyon hastası olarak bulabilirsiniz.
En kötüsü de; metabolik sendrom ani ölümle sonuçlanabiliyor.
Bu hastalığın günümüzde toplumların yüzde 20-30 kadarını etkileyen klinik sorun olduğunu sizlere hatırlatmak isterim.
Peki ani ölümlere bile neden olabilen metabolik sendrom nedir? Metabolik sendrom tanısını koymak için kan testi yaptırın. Bel çevrenizi ölçüp, tansiyonunuzu kontrol edin. Normal kiloda olan ya da şişman bir kişide; kan şekeri, kan yağları yüksekliği, insülin direnci ya da yemek sonrası test edilen tokluk kan şekerinde bozukluk, tansiyon yüksekliği, bel çevresinde artış, HDL adlı iyi huylu kolesterol düzeyinde azalmadan en az ikisi varsa siz metabolik sendroma sahipsiniz diyebiliriz.
Bu kompleks hastalık için, herhangi bir genetik yatkınlık veya enfeksiyona bağlı bir neden bugüne kadar tespit edilemediği için hastalığın ilacının beslenme ve egzersiz tedavisinin olduğunu da belirtilmektedir.
1 Karın İçi Yağları Yok Edin: Beslenmenizde rafine şeker içeren tüm yiyecekleri mutfağınızdan çıkarın. Az yağlı süt ve süt ürünlerine geçin, bol pişmemiş sebze yemeye özen gösterin ve yeterli miktarda yağsız kırmızı ya da beyaz et çeşitleri, taze meyveler, kuruyemişler ile tam taneli tahılları beslenmenize ekleyin. Haftada en az beş gün en az 45 dakika orta tempolu yürümeyi unutmayın.
2 Tuzu Sofradan Kaldırın: Sofranızdan tuzları kaldırın ve yerine çeşitli baharatları ya da sebzeleri kurutarak kendiniz lezzetli çeşni vericiler hazırlayarak yemeklerinize tat verebilirsiniz.
Hipertansif etkiyi azaltmak için yoğurdunuza sarımsak, salatalara kuru soğan eklemenizi ve ara öğünlerde muz veya potasyumdan yüksek taze meyvelerden yemenizi tavsiye ederim.
Günde iki su bardağı az yağlı ya da yağsız süt tüketerek de tansiyonu dengeleyebilirsiniz.
3 Üç Ana Öğün Yapın ve Tatlılara Veda Edin: Özellikle karın içi yağlanma ve insülin direnci, kanınızdaki trigliserit denilen yağın dolaylı olarak yükselmesine ama direk olarak da iyi huylu kolesterolünüzün düşmesine neden olmaktadır. Bunun için kahvaltı, öğle ve akşam öğünleri olmak üzere üç ana ve ikindide bir ara öğün olarak beslenmenizi planlayın.
Tatlıların hepsi trigliseridi direk yükselten etki gösterir. Şekerli yiyecekleri tüketen metabolik sendromlu kişiler zayıflasalar da kandaki insülin direnci ve trigliserit düzeyleri düzelmez.
4 Cevizİ Sofranızın Baş Tacı Yapın: Metabolik sendrom üzerine yapılan araştırmalar; yulaf içindeki beta glukanın kolesterolü hızla düşürdüğünü, cevizdeki omega 3 yağ asitlerinin insülin direncini kırıp trigliseritleri azalttığını, bademde bulunan antioksidanların kalp hastalığı geliştirme riskini önleyici etki yarattığını göstermektedir.
5 Hafıza İçin B12 Almak Şart: Metabolik Sendrom öyle bir kompleks sağlık sorunlarına neden olmaktadır ki; bunlardan biri de unutkanlık, kognitif fonksiyonda azalmadır.
Bunun için beslenmede her gün düzenli olarak 1 adet yumurta, her gün 150 g geçmeyecek kadar et çeşitleri ve peynirler olmalıdır. Etleri çeşitlerine göre buharda, haşlama ya da düdüklü tencerede pişirmek gerekir. Çünkü ızgarada pişen etlerden akan yağlarda B12 vitaminleri ızgaraya geçerek kaybolur ve siz et yersiniz ama B12 vitamininin büyük bir kısmını da alamazsınız.
Günün sağlık iksiri
Tansiyon
yüksekliği olanlarda müthiş etkili antihipertansif ayran tarifimi denemelerini tavsiye ederim. Gün içinde tansiyonda stres ya da ani olaylara göre bir tansiyon fırlaması yaşarsanız, bir büyük bardak içmeniz hızla tansiyonunuzu da dengeleyecektir.
Malzemeler
Yarım su bardağı az yağlı yoğurt
2 yemek kaşığı taze dereotu
1 adet salatalık
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı kuru nane
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
Hazırlanışı
Mutfak
robotuna tüm malzemeleri koyup köpürene kadar çırpın.
GÜNÜN BİLİMSEL NOTU
Kalp -damar sağlığı açısından kolesterolden daha tehlikeli olduğu düşünülen kanda homosistein düzeyinizi hiç kontrol ettirdiniz mi? Eğer normal değerin üzerindeyse, mutlaka beslenmenizde önemli değişiklikleri hayata geçirmeniz gerekmektedir. Çünkü son yıllarda yayınlanan raporlarda; kalp-damar hastalıklarının oluşumunda kandaki yüksek homosistein düzeyi arasında önemli bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Bununla birlikte, homosistein ile Alzheimer hastalığı ve felç oluşumu arasındaki ilişkiler olduğuna dair düşünceler de mevcuttur.
PIHTILAŞMAYI HIZLANDIRIR
Homosistein; kanda bulunan bir kükürtlü amino asit, yani bir çeşit proteindir. Yüksek miktardaki homositein damarların iç yüzeyindeki astar yapısına hasar verir ve aynı zamanda damar içindeki kanın pıhtılaşmasını hızlandırır. Folik asit, B12 vitamini ve B6 vitamini, vücuttaki homosisteinin parçalanmasında görev alan vitaminlerdir. Homosistein düzeyini düşürmede görevleri olan bu vitaminlerin ortak özelliği, vücutta üretilemedikleridir. Bu nedenle günlük olarak düzenli şekilde, besinlerle birlikte bu vitaminlerin alınması gerekmektedir.
MUTLAKA B VİTAMİNİ ALINMALI
Folik asit; mandalina, portakal ve greyfurt gibi turunçgillerde, ıspanak ve marul gibi yeşil yapraklı sebzelerde, domateste, kuru fasulye gibi kuru baklagillerde ve kepekli tahıl ürünlerinde bulunan bir B grubu vitamindir. B12 vitamini; sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur. En iyi kaynakları sakatatlar, etler, süt, peynir, balık ve yumurtadır. B6 vitamini ise; bulgu ve un gibi tahıl ürünleri, kuru fasulye ve nohut gibi kuru baklagiller, balık çeşitleri ve sebzelerde bulunan bir vitamindir.