Duyu Grup İşitme Cihazları Merkezi'nden Odyometrist Hüseyin Özcan, işitme kayıpları ve işitme cihazları ile ilgili sorularımızı yanıtladı...
İşitme duyumuzun yüzde kaçını kullanıyoruz? Beynimizin tamamını kullanmadığımız söylenir, onun gibi aslında biz kulaklarımızı da tam anlamıyla kullanmıyor muyuz?
Aslında kullanıyoruz. Ama ölçüm değerleri ile günlük yaşantı biraz farklı bir durum. Yapılan ölçümlerde 20 ile 16 bin hertz arası insanların duyduğu söylenir. Biz günlük hayatta duyma yeteneğimizi yaklaşık 125-150 hertzle 6-7 bin hertze kadar kullanıyoruz. Günlük hayatta ihtiyacımız olan seslerin dışındaki sesleri duyuyoruz ama bir işimize yaramıyor. Yani günlük hayatta harflerin, iletişimin, yaşadığımız ortamdaki seslerin algılandığı frekanslar, en çok sıkıştırılmış 500 ile 2-3 bin hertz arasındadır. Bunu da konuşma frekansı diye tabir ediyoruz.
ALGIDA SEÇİCİLİK DEVREYE GİRİYOR
Her şeyi duyabilir miyiz?
Çoğu şeyi duyuyoruz zaten ama beynimiz istemediğimiz sesleri arka plana atıyor. Burada algıda seçicilik dediğimiz şey devreye giriyor. Sohbet ederken bir yaprak hışırtısını duyuyoruz ama o an gerekli olmadığı için beynimiz onu hemen arka plana atıyor. O an olan saniyelik şeylerle ilgileniyor. Sizinle konuşuyorsam kapının çaldığını duyuyorum ama şu an beni ilgilendirmiyor, sizle konuşmaya devam ediyorum.
Sonrası gereksiz mi, mesela fazla duymak baş ağrısı mı yapar?
Baş ağrısı yapmaz. Ama onu verdiğinizde hastaya bir şey sağlamıyorsunuz. O sesi duymak ona günlük hayatta 'Ben bunu da duydum' diyeceği bir artı sağlamıyor.
Duymadığını hissetmek veya kelimeleri daha iyi anlamak için televizyonun, müziğin sesini çok açmak işitme kaybının bir belirtisi mi?
İşitme kayıplı bir insan, normal bir insana göre çok daha fazla efor sarfeder duyabilmek için. Ben sizinle sohbet ederken bilgisayarda herhangi bir dosyayı inceliyor olabilirim ama size cevap verebilirim çünkü benim işitme duyum normal olduğu için hangi yönden ses gelirse gelsin çok rahat karşılık verebilirim. Ama işitme kayıplı bir insan, duymak için ciddi bir efor harcar. Bu da yorgunluk demektir. Sürekli bir kaçırmama hali, 'Acaba duydum mu, duyduğumun ne kadarını anladım, bu benim anlayabildiğim bir şey miydi, başka bir şey mi söylemek istedi?' gibi sürekli bir yorgun hissetme hali olduğu için kendisini çok rahat hissedemez. Eğer ki zaten karşıdaki bir ses kaynağını normal bir şekilde duyamıyorsa ya da normal bir insanın duyduğu gibi duyamıyorsa bir sorun var demektir. Böyle herhangi bir durumda gidip buradaki sorunun derecesinin ölçülmesi ve ona nasıl yardımcı olunabileceği konusunda yol gösterilmesi gerekir.
BİR ANDA DUYAMAMAYA BAŞLARLAR
Yani yüksek sesle konuşan insanların aslında bir işitme sorunu vardır, öyle mi?
Yüzde 100 olmamakla beraber evet, vardır. Çok yüksek sesli bir işte çalışıyorsa, genetik sebepler, çocukluğunda geçirilmiş bir orta kulak iltihabı varsa; bu tür durumlarda bir sorun var diye düşünülebilir. Farklı hastalıklar da var. Mesela sinir iletisinde kopma gibi... Bu insanlar bazen çok iyi duyarlar, bazen de hiçbir şey anlayamazlar. Çünkü sinirdeki iletimde kopma olur (nöropati). Mesela çocuk günlük hayatında çok rahat yaşarken bir anda hiçbir şey duymamaya başlar. Çoğu zaman bu hastalara yardımcı da olamıyoruz. Ancak siniri ve orta kulağı geçip direkt beyne müdahale etmeniz gerekiyor.
İŞİTME CİHAZLARI NASIL SEÇİLİR?
Ne zaman işitme cihazı kullanmaya başlanmalı?
Devletin kriteri 40 dB. Ancak kişi günlük yaşantısında ve iletişiminde sorun yaşıyorsa işitme testi yaptırıp 40 dB olmasa da cihaz kullanmaya başlamalı çünkü anlama kaybı artabilir.
Kendimize en uygun, en iyi duyabileceğimiz cihazı nasıl seçeceğiz? Türkiye'de hekimler yönlendirme yapamıyor, insanlar kendileri seçmek zorunda kalıyor...
Şu an üretilen işitme cihazlarının hepsi iyi kalitede. Marka önemsemeden yaşam koşullarının gerektirdiği cihazı gürültülü ortamlarda da deneme yaparak alabilirler.
İyi, sağlıklı, konforlu bir işitme cihazı nasıl olmalı?
Gürültü baskılama özelliği iyi seviyede olan ve mikrofon yönlenmesini mümkünse otomatik yapabilen bir işitme cihazı olmalı.
TIKAÇ KULLANMAMAK EN BÜYÜK YANLIŞ!
İşitme kayıplarının sebepleri nelerdir?
Türkiye'deki işitme kayıplarının en genel sebebi, yaşa bağlı işitme kaybıdır. İç kulağın ve işitme sinirinin yaşa bağlı olarak zayıflaması ve buradaki hücrelerin bir kısmının ölmesiyle oluşan işitme kaybıdır. Genelde 45-50 yaşından sonra başlayan işitme kayıplarına çoğu zaman bunu söyleyebiliriz. Çoğunluk bu ama biz gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için gürültüye bağlı işitme kayıplarını pas geçmememiz lazım.
Meslek hastalığı gibi bir şey mi?
Önlem alınmadığı zaman görülen bir meslek hastalığı bu. Mesela havaalanlarında ve fabrikalarda çalışanlarda sıklıkla görüyoruz. Herhangi bir fabrikaya gittiğinizde işveren önlem almış olsa dahil çalışan önlemini kullanmıyor. Tıkaç kullanması gerekiyor ama kullanmıyor. 'Arkadaşımı nasıl duyacağım?' diyor. Ama onun işi arkadaşını duymak değil, işini yapmak.
GENETİK HASTALIKLAR SAĞIR YAPABİLİYOR
Türkiye'de akraba evliliklerine bağlı olarak özellikle genetiğe bağlı işitme kaybı yaşayan çocuk hastalarınız var mı ?
Ne yazık ki var. En büyük etkenlerden bir tanesi akraba evliliği. Akraba evliliğinin önüne geçemiyoruz. İkincisi de tedavi edilmeyen orta kulak iltihaplarıdır. Gelir düzeyi düşük olan bölgelerde orta kulak iltihapları tedavi edilmeyince işitme kayıpları başlıyor. Bununla ilgili trajikomik bir anım da var. Doğu'da çalıştığım dönemde yeni doğmuş bir bebeğe işitme taraması yapıyorum. Anneye sorular soruyoruz; 'Normal doğum mu oldu, akraba evliliğiniz var mı, eşinle akraba mısın?' dedim. 'Hayır' dedi. 'Eşin neyin oluyor?' dedim. 'Teyzemin oğlu' dedi. Ne yazık ki toplumdaki baba tarafından akrabalık akrabadır ama anne tarafından akraba değildir mantığı ile yapılan akraba evliliklerinde olan genetik hastalıkla doğan çocuklara oluyor.