Hamilelik psikolojisi
Hamilelik, bir kadının yaşamında farklılık yaratan, en özel yaşam sürecidir. Bu süreç kadını, hem fiziksel açıdan etkileyen, hem de, psikolojik anlamda etkileyen bir süreçtir. Hamilelik kadının yaşamında, kalıcı değişikliklerin başlangıcı olan geri dönüşü olmayan bir dönüm noktasıdır. Artık kadın hamilelik sürecinin sonunda, annelik misyonunu yüklenecek ve bunu yaşam boyu sürdürecektir. Bu köklü ve kalıcı değişikliğin, fiziksel farklılaşmaları bir kenara koysak bile, psikolojik anlamda bir kadın için çok önemli etkileri vardır.
Hamilelik psikolojisi nedir? Hamilelik kadının psikolojisini nasıl etkiler?
Hamilelik Sürecinde Ortaya Çıkan Psikolojik Yaşantılar
Hamilelik süreci, sadece kadını değil, eşini de farklı şekillerde etkileyen bir süreçtir. Hamileliği her kadın farklı şekillerde ve farklı derecelerde yaşar. Bazı kadınlar bu süreci daha rahat geçirebilirken, bazılarında çok daha zor bir süreç olarak yaşarlar.
Hamilelik sürecinde kadın her zamankinden daha hassas bir duygulanım içerisine girer. Bu süreçte, eşinden ve çevresindeki diğer insanlardan eskiye göre daha çok ilgi ve özen bekler. Özellikle eşinin bu süreci kendisiyle birlikte eşit yaşaması beklentisi içindedir.
Hamile bir kadına genel yaklaşım, hamileliğin çok mutlu bir süreç olduğudur. Buradaki bakış açısı tam olarak bu süreci değerlendirmek için yeterli değildir. Bu süreç tabi ki mutluluk hissedilen bir süreçtir, ancak bir yönüyle. Diğer bir yönden ise kadın için pek çok korku ve kaygının açığa çıktığı bir süreçtir. Hatta bu süreçte ağır kaygı ve korkular, "Hamilelik Depresyonu" dediğimiz bir sorunu açığa çıkarabilmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalar, hamilelik depresyonunun oldukça sık yaşandığı bilgisine de ulaşılmasını sağlamıştır.
Hamileliğin ortaya çıkışında yaşanan süreçte önemlidir, yani hamilelik kararının hangi şartlar ve dinamiklerin etkisiyle verildiği. Çiftler, farklı sebeplerle çocuk sahibi olmaya karar verebilirler. Çifti bu kararı vermelerindeki dinamik, hamilelik sürecinin nasıl yaşandığı üzerinde etkili olur. Bu süreçte anne adayının ve baba adayının davranışlarını, bakış açısını yaklaşımını etkileyecektir.
Hamilelik sürecinde yaşanan belirsizlik, anne adayının ve baba adayının psikolojik durumunda çok etkilidir. Pek çok gerginliğin yaşanmasında zemin oluşturabilir. Hamile bir kadının öncelikle hassasiyetinin arttığı bir süreç olduğu kabul edilmelidir. Bu hassasiyet nedeniyle, yerli-yersiz ağlamak gibi aşırı tepkilerle karakterize olur. Alınganlık ve hassasiyet katsayıları son derece artmıştır. Olaylara son derece kötümser bir yaklaşım tarzı gösterirler. Burada, doğum sonrasında yaşanacakların kestirilemeyişi de çok önemli bir etkendir.
Hamile kadının kaygıları iki ayrı alana yönelik olarak ortaya çıkar;
İlk kaygı alanı, doğum sonrasında bebeğin bakımı ile baş edebilmesidir. Bebeğin bakımını, gereksinimlerini karşılayıp, karşılayamayacağını, kısaca iyi bir anne olup-olamayacağıdır.
İkinci kaygı alanı ise, doğumdan sonra, eski vücut yapısına geri dönemeyeceği ve eşinin kendisini eskisi gibi çekici bulmayacağıdır.
İlk 3 ayda anne henüz bebeği hissedemez. Sıkıntıları daha çok fiziksel anlamdaki sıkıntılardır. Anne adayı bebeği hissedemediği için suçluluk duygusu hissedebilir. Deneyimsizliği nedeniyle neleri yapıp, neleri yapamayacağını da kestiremez ve kendine aşırı boyutlara varan kısıtlamalar getirebilir.
İkinci 3 aylık periyoda, test ve tetkikler yapılma gerekliliği anneyi farklı bir anlamda etkiler ve yoğun stres yaşantısı olarak ortaya çıkabilir. Özellikle bebekte bir zihinsel engel olasılığı ortaya çıkarsa, asıl zor süreç ortaya çıkar. Çünkü bu durumda, hamileliğin sürdürülüp-sürdürülmeyeceğine dair bir karar verilmesi gerekir.
Son 3 aylık periyoda artık kadının kendine yönelik kaygıları artar, çünkü doğum yaklaşmıştır. Artık kendini anne olarak görmeye ve hissetmeye başlamıştır. Göğüsleri emzirmeye hazırlıkla, sütle dolar, böylece, besleme misyonu da açığa çıkar. O güne kadar yaşamının misyonunun değiştiğini hamile kadın daha net bir şekilde algılamaya başlar. Bu durum, cinsel kimliği ile ilgili farklılaşmalar olduğu duygusunu oluşturur ve kaygılarını arttırır. Kendisinin kadın olarak çekici olmadığı duygusu yaşar. Anne-baba rolü ile kadın-erkek rolünün doğallaşması konusunda uzun sürecek sıkıntılı bir sürece girilir.