Gözlerin ve bakışların güzelliği göz çevresinin duru ve aydınlık görünümüyle ortaya çıkar. Ancak 20'li yaşların sonlarından itibaren göz çevresinde ilk yaşlanma belirtileri kendini göstermeye başlar. Pratik ve etkili uygulamalarla ifadenizi tazeleyip bakışlarınızın çekiciliğini koruyabilirsiniz. Göz çevresinin en çok yıpranma belirtisi gösteren yeri ise göz kapaklarıdır ve yaş ilerledikçe göz kapağı düşüklüklerinin görülmesi kaçınılmazdır. Göz çevresindeki genel sarkma ve gevşemelerin göz kapaklarına ağırlık yapmasıyla oluşan hem sağlık, hem de estetik sorunların erken ve geç dönem tedavileri farklıdır. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Güner, göz kapağı düşüklüğünün sağlığımıza olan etkilerini anlattı... Yaşlanma ve yer çekimi etkisinin yanı sıra, sigara, alkol ve kafein tüketimi, uyku düzensizliği, stres, bazı ilaçların yan etkileri ve uzun süreli bilgisayar kullanımı gibi çevresel etkenler nedeniyle göz çevresi 20'li yaşların sonlarından itibaren yıpranma belirtileri göstermeye başlar. Göz çevresi, çok ince bir cilt yapısından oluşması ve yoğun mimikli bölgelerden biri olması nedeniyle de yüzdeki yaşlanmanın en erken ve belirgin fark edildiği bölgedir.
YAŞLANMAYI BOTOKSLA DURDURUN
Göz çevresinin yıpranma belirtisini en çok gösteren yeri ise göz kapaklarıdır ve yaş ilerledikçe göz kapağı düşüklüklerinin görülmesi kaçınılmazdır. Göz kapağı düşüklüğünün nedenlerine baktığımızda yaşlanmayı ilk sıraya koyabiliriz. Diğer nedenleri ise, doğumsal, trafik kazası veya darbelerle oluşmuş travmalar, kas hastalıkları, kontakt lens kullanımı, göz kapağı ve konjoktivenin uzun süren inflamatuar hastalıkları, hormonol dengesizlik olarak sayabiliriz. 20'li yaşların sonlarında göz çevresinde kaz ayağı dediğimiz ince kırışıklıklar için dünyada ve ülkemizde yaygın olarak botoks kullanılıyor. Bu yöntemle kırışıklar cilde daha yerleşmeden giderilerek yaşlanma geciktiriliyor. Göz kapağı düşüklüğü doğumdan ölüme kadar her yaşta görülebilir. Ama 50'li yaştan sonra sıklaşır, 80'li yaşlarda ise hemen herkeste görülebilir. Başlangıç aşamasında birkaç yıl botoks ile idare edilir ama sonra ameliyat gerekir. Fakat bu, çok teknik bir ameliyattır. Plastik cerrahi sanatının en zor ameliyatlarından biri olmasına rağmen hasta açısından oldukça kolaydır.
DERİ ALTINDAKİ YAĞLAR ALINIR
Yaşlanma sürecini bir bütün olarak ele almak gerekir. Göz kapağıyla birlikte ona komşu olan yapılar da beraber değerlendirilir ve sadece gözleri değil, yüzün genel ifadesini toparlayıcı bir müdahale planı yapılır. Öncelikle gözün altında yanağa doğru inen derinleşmiş çukurlar varsa mutlaka giderilmelidir. Bu çukurlar, gözaltı torbalarını oluşturan yağların aşağıya doğru yayılması ve yanakların yukarı doğru kaldırılması ile ortadan kaldırılabilir. Genç bir görünüm için elmacık kemikleriyle alt göz kapakları arasında pürüzsüz düzlükte bir inişin sağlanması gerekir. Bu amaçla, 40'lı yaşların sonlarına doğru yanaklarda belirgin bir sarkıklık oluşmuş ise bunun için endoskopik tekniklerden yararlanmak ve yanakları kaldırmak ya da alt göz kapağı ameliyatı sırasında orta yüzü yukarıya almak mümkündür. Göz kapağı estetiği (blefaroplasti) ameliyatlarında göz kapağı derisi, deri altındaki ince kas tabakası ve göz torbalarını dolduran yağlar alınmaktadır. Ancak 50'li yaşlarda olup neştersiz bir şekilde gençleşme etkisi görmek isteyen kişiler kan dolaşımını düzenleyici bir yöntem olan PRP (platelet rich plasma), kök hücre enjeksiyonları ile birlikte yapılan lazer uygulamaları sonucunda göz çevresinde yıllar öncesindeki canlılık ve tazeliklerine tekrar kavuşabilirler. Göz kapağı estetiği (blefaroplasti) için kesin bir yaş söz konusu değildir.
İYİLEŞME SÜRECİ 15 GÜNDÜR
Göz kapağı ameliyatı ağrısız bir operasyon olmasına karşın göz kapakları hassas olduğundan dolayı şişme olur. Ameliyattan sonra hastane istirahatine gerek duymadan taburcu olunur. Şişlikler beş gün içinde tamamen ortadan kaybolur. Operasyon sonrası dikiş yerlerini kapatmak için görmeyi hiçbir şekilde engellemeyen hafif bir pansuman uygulanır. Bu pansumanlar iki-üç gün tutulur. Dört-beş gün içinde dikişler alınır. 15 gün içinde hastanın göz kapakları tamamen iyileşerek arzu edilen bakışlara kavuşur.
HAYATI TEHDİT EDEN BAZI HASTALIKLARIN GÖSTERGESİ OLABİLİR
Göz kapakları, düzgün bir şekilde açılıp kapanarak gözü zararlı dış etkenlere karşı korur. Düz bir şekilde karşı yöne bakan sağlıklı bir insanda üst göz kapağı gözbebeğini 2 milimetre örter. Bu normal kapak pozisyonudur. Eğer göz kapağı 2 milimetrenin üzerinde bir örtme yaparsa yani kapak düşükse görme aksını kapatır. Erişkinlerde bazen cilt sarkması ve kaş düşüklüğü de kapak düşüklüğü şeklinde algılanabilmektedir. Kalkan görevi gören göz kapakları bozulduğu zaman görme alanını da olumsuz etkileyebilir. Özellikle aniden ortaya çıkan göz kapağı düşüklüklerinde dikkatli olunması ayrıca önem taşımaktadır.
GEÇ TEŞHİS GÖRME KAYBI SEBEBİ
Göz kapağı düşüklükleri farkına varılmadığı ya da geç teşhis konulduğunda görme kaybına neden olabileceği gibi hayati önem taşıyan ciddi hastalıkların da habercisi olabilmektedir. Bilhassa akşama doğru ve yorgunlukla artış gösteren, herhangi bir yaşta aniden ortaya çıkan ve doğuştan mevcut değilken genç yaşta belirginleşen kapak düşüklüklerinde mutlaka detaylı bir muayene yapılarak; göz hareketleri, gözbebeği ve kapak fonksiyonları değerlendirilmelidir.
KAS FONKSİYONLARINA BAKILMALI
Ayrıca göz kapağı ameliyatı için başvuran tüm hastalarda; göz kapağının muayene esnasındaki değişken seviyeleri, gözbebeği boyutu ve ışığa cevabı, göz hareketlerindeki asimetri ve kısıtlılık, göz kapağını açan ve kapatan kasların fonksiyonları, kaş pozisyonu mutlak surette değerlendirilmelidir. Bu fonksiyonlarda normalden sapma gösteren bulgular saptanırsa ileri tetkiklere başvurulmalıdır. Örneğin yeni başlayan ve kişinin farkında olmadığı tiroit hastalığı kapak düşüklüğüne değil, kapakta daha fazla açılmaya sebep olur. Tanı iyi konmalıdır. Uzman bir göz hekimi tedaviyi planlamalıdır.