Kaçmaz, yaptığı açıklamada, Kovid-19 pandemisi ile dünya genelinde maske kullanımının arttığını ve talebin karşılanmasında zorluklar ortaya çıktığını dile getirdi.
Türkiye'nin toplu alanlarda maske kullanımını zorunlu hale getirirken, ABD'de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin de maske takılmasını önerdiğini anlatan Kaçmaz, şöyle konuştu:
"Tıbbi ve solunum maskelerinin sağlık çalışanlarına ayrılması gerektiği, halkın kumaş maskeleri kullanmasının yeterli olacağı bildirildi. Dünya Sağlık Örgütü de bu fikri desteklemektedir. Ancak Kovid-19'a karşı en önemli önlem, el temizliği ve 2 metrelik sosyal mesafenin korunmasıdır. Hastaların veya hasta olmayan ama virüsü taşıyan kişilerin öksürme ve hapşırma ile ortaya saçtığı damlacıkların diğer bireylerin ağız, burun ve gözlerine temasla virüs bulaşabilir.
Bu tür bulaşı önlemenin en önemli yolu insanlar arasındaki yaklaşık 2 metre mesafenin korunmasıdır. Aynı zamanda virüs taşıyan damlacıkların yapıştığı yüzeylere dokunduktan sonra ellerin, ağız, burun ve göze götürülmesiyle de virüs bulaşabilmektedir. Bu nedenle hastalıktan korunmak için çevremize dokunduktan sonra ellerin yıkanması çok önemlidir."
NANO-MASKELERİ DESTEKLEYEN BİR VERİ YOK
Kaçmaz, kumaş maskelerin el temizliği ve sosyal mesafeye ek olarak kullanılması gerektiği ve bu maskelerin kullanıcıyı değil çevreyi ve diğer insanları korumaya yönelik olduğuna dikkati çekti.
Kumaş maskelerin özellikle hastalığı belirtili veya belirtisiz geçiren bireylerden saçılan damlacıkların etrafı ve diğer insanları kontamine etmesini engellediğini anlatan Kaçmaz, şunları kaydetti:
"Bu maskeler, su ve sabun kullanılarak en az 60-90 derecede yıkandıktan sonra tekrar kullanılabilir. Son zamanlarda Güney Kore ve Çin'de nanoteknoloji ile 100-150 nanometre çapında nanofiberlerle yapılmış filtreleme özelliği bulunan uzun süre kullanılabilen nano-maskelerin geliştirildiği yönünde haberler bulunmaktadır. Teknoloji çok yeni olduğu için birçok ülkede nano-maskelerle ilgili bir standart bulunmamaktadır. Bu nedenle bu maskelerin kullanımını destekleyen bir veri yoktur. Bu konuda daha çok araştırmanın yapılması ve elde edilen verilerle standartların oluşturulmasının uygun olacağı düşünülmektedir."
