Sivas'ta takımlar karşılıklı dizilip ilk düdük çaldıktan sonra verilen mesaj net:
"Futbol oynamak istiyoruz!" Oysa eksiklersorunlar var hala. Mesela Galatasaray'ın bir türlü sindiremediği bir
sistem var bunların başında.
Defansta Neill, hem savunuyor hem saldırıyor. Ama 4'lünün geri kalanı sadece yer işgal ediyor! Orta saha çalışkan ama bal yapmayan arı tadında. Takımda en çok Kewell, Arda ve Emre hem kreatif hem pozitif oyunlarıyla 'olmuş' gözüküyor. Sivas, takım olmayı gayet iyi başaran bir 4-5-1'le oynuyor.
Beraber defans-beraber ofans prensibini ustaca uyguluyorlar. Galatasaray'ı iyi çalışmışlar. Bir muhtemel
motivasyonları da Bursaspor olmalı. Zira
iki kere kuşatıp fethedemedikleri 'İstanbul' kalesi düşürülünce geçen seneki rehavetlerini atmışlar... Özetle bu kadar lafın kısası: İki takım da iyi bir maç seyrettiriyorlar.
'Önce atarım sonra yerim' hastalığı Galatasaray'da dün de nüksediyor. 7'de Arda'nın ortasını ağlara yollayan Mustafa Sarp oluyor. Ama maçın genelinde ne rakibi ablukaya almayı ve oyunu onların sahasına yığmayı başaramıyorlar. Galatasaray'ın ileri üçlüsüyle yarattığı tehlikelere
Ceyhun'un başrolü üstlendiği net girişimlerle cevap veriyorlar. Nitekim onun 43'te kullandığı serbest vuruşu
Bruno Zita ağlara yollayınca
bu girişimler bir 'yatırım'a dönüşmüş oluyor. İkinci yarıda da tempo düşmüyor. İki takımın da baskısından galip çıkan taraf 60'da
Ceyhun'un başlattığı atağı tamamlayan Cihan'ın golüyle Sivasspor oluyor.
Rijkaard takımını oyuncu değişiklikleriyle canlandırmaya çalışıyor. Ama yetmiyor. Hatta Galatasaray düşüyor, Sivas direnç kazanıyor adeta.
EMANET SMOKİN
Son düdük ilk puan kaybını tescil ediyor.
Elbette daha her şey çok değişecek. Puanlar gelecek, gidecek de. Ama Galatasaray'da esas sorun 4-3-3 gibi gözüküyor. Bu sistem futbolun smokini olabilir ama birisinin Rijkaard'a fısıldaması gerekiyor: Türklerin üzerinde bu
smokin 'emanet' duruyor.