Artık puan kaybına tahammülü olmayan Galatasaray, kazanma arzusu içinde baskılı bir ilk yarı sergiledi. Zaman zaman karşı alanda Umut'tan başlayarak alışılmış dışı etkili bir hücum pres uyguladılar. Rakibi çıkışlarda çok sayıda pas hatasına zorladılar.
Ama ofansif girişimlerde kapalı savunma karşısında set oyunları her zamanki gibi yeterli değildi.
Bu yarıda goller dışında pozisyon yoktu. Üstelik bu gollerin ilkinde Douglao'nun yokluğunda görev alan maç eksiği bulunan İsmail'in hatası vardı. İkincisinde de kalecinin.
İkinci yarı başında Galatasaray bir gol yiyince kısa süreli bir şok yaşandı. Ondan sonra tekrar ilk yarıdaki görüntü sahne aldı. Bu baskı sonucunda Yasin ile fark tekrar ikiye çıktı.
Bu golden sonra kontrol Galatasaray'daydı. Ancak Mustafa Denizli birden garip bir değişikliğe gitti. Maç eksikliğinden dolayı fena oynamasa da Tarık'ı çıkarıp Sabri'yi alsa söylenecek bir şey yoktu. Ama Rodriguez'i alarak birçok görev yeri ile oynadı. Ön liberoda denemeye başladığı Chedjou'yu (hem de dün iyi oynarken) birden stopere çekti. Semih'i de hiç alışık olmadığı sağbeke. Bu gereksiz maceracı değişimden sonra üç dakika içinde Galatasaray iki büyük tehlike atlattı. Sonra da ikinci golü yedi. Bundan sonra artık işin zorluk derecesi artmıştı. Tehlikeler de atlattılar.
Galatasaray dördüncü golü de atabilirdi.
Sonuçta önemli olan üç puanı kazandılar. Bana göre sahanın en iyi oyuncusu Umut Bulut'tu. Çok koştu, rakip stoperleri sürekli zorladı, hücum pres yaptı. Bir gol attı, ikinci golde de ön direğe yaptığı çabuk hamle ile kalecinin zihnini dağıttı.
Akhisar, yine iyi top oynadı. Attıkları iki golün dışında kaçırdıkları pozisyonlar da var. Ama takımın temel direği Douglao'nun oynamayışı ile istikrarlı ve başarılı kalecileri Lukac'ın iki çok büyük hatalı gol yemesi karşısında yapacakları bir şey kalmadı. Bana göre Cihat Arslan'ın bir önemli hatası vardı: Olcan ile Yasin'in görev yaptığı ve Sneijder'in zaman zaman onlara eşlik ettiği sol kulvarda, Ahmet Cebe'nin önünde ofansif ve defansif olarak yetersiz Onur'u oynattı.
