Doğu Anadolu Bölgesinin zengin kültürel ve tarihi değerlere sahip kentlerinden Bitlis'te, tarihi çeşmelerin turizme kazandırılması için çalışma başlatıldı.Sosyolojik olarak mahallelerde, sokaklarda, kaynaşma ve buluşma mekanı olan çeşmeler, ilin tarihi ve kültürü açısından büyük önem taşıyor.
Yapılan araştırmalarda kentteki 310 tarihi çeşmeden 296'sının, mimari yapılaşma, ilgisizlik, bakımsızlık ve zamanla oluşan tahribat nedeniyle yok
olduğu tespit edildi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Şahabettin Öztürk, yaptığı açıklamada tarih boyunca kentte farklı dönemlerde inşa edilen birçok su mimarisinin, Bitlis için ayrı bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Genellikle sivri bir kemer içinde yer alan tarihi çeşmelerin, çoğunlukla tarihi Bitlis evlerinde kullanılan yapım tekniğiyle inşa edildiğini belirten Öztürk, 17, 18 ve 19'uncu yüzyıllarda yapılan çeşmelerde yalak, oturma sekisi, aynalık ve hazne bulunduğunu, vatandaşların 1990'lı yıllara kadar
aktivitesini sürdüren çeşmelerden su ihtiyacını karşıladığını ifade etti.
Bölgede 1996 yılından beri yaptıkları araştırmalarda değişik mahalle ve sokaklarda 310 çeşmenin varlığını tespit ettiklerinianlatan Öztürk, şöyle
konuştu:
"Çeşmeler çoğu zaman halkın ihtiyaçlarını giderebileceği sokak başlarına ve köşelere inşa edilmiş. Ancak yaptığımız incelemelerde, kentte
günümüze ulaşan 14 çeşmenin varlığını tespit ettik. 296 çeşmenin ise 30-40 yıllık zaman diliminde bölgedeki mimari yapılaşma, ilgisizlik, bakımsızlık ve tahribat sonucu yok olduğuna tanıklık ettik. Bunun üzerine kalan tarihi çeşmeler için proje hazırladık. Projeler ilgili bölge kurullarınca onaylandı."
Tarihi ve kültürel açıdan zengin olan ve adeta kenti süsleyen çeşmelerin mutlak suretle restore edilmesi gerektiğini bildiren Öztürk, Valilik,
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile belediyenin, projesi hazırlanan çeşmeleri restore etmesi gerektiğini ifade etti.
"Çeşme başları sosyolojik olarak önemliydi"
Geçmişte çeşmelerin, sosyolojik olarak mahalle ile sokaklarda kaynaşma ve buluşma mekanı olduğunu anlatan Öztürk, günün belli saatlerinde çeşmeden su almaya gidenlerin kurduğu diyaloğun da sosyal yaşam için önem taşıdığını kaydetti.
Bitlis hikayelerinde, türkülerinde ve manilerinde çeşmelerin adının geçtiğini dile getiren Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Örneğin Şor Çeşme, 'Tuzlu Çeşme' anlamına geliyor. Sinanbey Çeşmesi'nde her yıl, Sinan Bey adına adak adanıyormuş. Şeyh Tahiri Gürgi Türbesinin yanında bir çeşme var. Bu zatın vasiyeti üzerine yapılmış. Çeşmeye gelenler bu zata dua okuyup sevap kazanıyor. Çeşmelerin tamamı ayrı isimlerle adlandırılmış ve farklı anlamları var. Ayrıca su Osmanlı ve Selçuklu tarihinde,şehirçilik anlayışında temizliğin ve bolluğun simgesi olarak kullanılıyor. 1950'li yıllara kadar kentteki 296 çeşmenin kaybolmasının, kentte çevre kirliliği sorununa neden olduğunu düşünüyoruz."