"Güneşten yandığımız da oluyor, soğuktan donduğumuz da... Yağmurda sırılsıklam da oluyoruz ama pedal çevirmekten asla vazgeçmiyoruz!" Bu sözler fotoğrafçı Serkan Şentürk ve bilgisayar öğretmeni Bülent Atiker'e ait. Onlar için bisiklet bir tutku. Farklı ülkelere gitmenin, yeni insanlarla tanışmanın ve farklı kültürleri tanımanın bambaşka bir duygu olduğunu söylüyorlar. Arkadaşlıkları uzun yıllara dayanan iki kafadarın bu merakı beş yıl önce başlamış. Önce Bülent Atiker bisiklet almış. "Neden dünya turuna çıkmıyoruz Serkan?" demesiyle ikili kolları sıvamış. Hatay'dan Suriye'ye, oradan da Lübnan ve Beyrut'a geçiş yapmak için yola çıkmışlar. Ama tecrübesizlik kötü bir olay yaşamalarına neden olmuş.
BEŞ YILDA 12 ÜLKE, ONLARCA ŞEHİR
Gece Hatay'dan sınıra giderken yanlarından hızlıca geçen bir tırın rüzgarından savrulup ikisi de yere düşmüş. Ağır yaralanmışlar. Serkan Şentürk anlatıyor: "İki gün hastanede yattık. Ölümden döndük ama vazgeçmedik bisiklet turundan. Suriye, Lübnan ve Beyrut'u kazadan dolayı otobüsle geçtik. Türkiye'ye bisikletle döndük. O kaza ile gece yola çıkılmaması gerektiğini öğrendik. Yakın mesafe olduğu için kask takmadan sürüyorduk bisikleti. Artık asla kısa mesafe de olsa kasklarımızı başımızdan çıkarmıyoruz." Suriye ve Lübnan'da başlayan bisiklet turu serüveni, Yunanistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Rusya, Ukrayna ve son olarak da bu sene İspanya, Portekiz ve Fas ile devam etmiş. Ülke ülke şehir şehir bisikletle yolculuk yaparken birçok anı biriktirmişler: Sırbistan'da hiç tanımadıkları yaşlı bir adam haber vermeden yemek paralarını ödemiş, Yunanistan'da kapılarını çaldıkları bir teyze su vermiş, Suriye'de bir bahçenin önünden geçerken bir adam Türkiyeli olduklarını öğrenince sofraya buyur etmiş. Serkan Şentürk bisikletle dünyayı dolaşmanın kültürel anlamda kendini zenginleştirdiğini anlatıyor: "Dünyaya bakışım değişti. En etkilendiğimiz ülkelerden biri İspanya. Bisikletliye saygı açısından tam bir cennet. Doğası, yeşilliği ve dağları bakımından Balkanlar bambaşka. İnsanların sıcakkanlılığı açısından Bosna Hersek gibisi yok. Barselona'dan yola çıkıp Madrid'e giderken on senedir dünyayı yürüyerek dolaşan bir adamla karşılaştık. Yürümeye 50 yaşında başlamış. 10 senede 40 bin km yürümüş. Şu an 60 yaşında ve hâlâ devam ediyor. Lizbon'a giderken de altı aydır yürüyen iki Alman gezginle karşılaştık. Yürüyerek Kudüs'e gitmek istiyorlardı. Bir sene sonra İstanbul'da olmayı planlıyorlar."
SPONSORUMUZ OLSA DÜNYA TURU ÇOCUK OYUNCAĞI
Her yıl bir ay süren bisiklet turunun maliyeti uçak bileti dahil beş ila dört bin lira arasında. Ama onlar çadırda kalıyor, yanlarındaki küçük ocakta yemek yapıyor, derede çamaşır yıkıyor, yıkanıyor. Amaç masrafları en aza indirmek. Elektrik ihtiyacını ise güneş enerjisi pedalıyla karşılıyorlar. Çektikleri fotoğrafları Şentürk Instagram'da paylaşıyor. Gelecekte Uzak Doğu'dan Amerika'ya kadar bambaşka kültürleri ve yolları keşfe çıkmayı planlıyorlar. Büyük ihtimalle İran, Çin ya da Hindistan rotaları arasında yer alacak. 365 günde altı kıtayı bisikletle dolaşmak istiyorlar. Ama bisikletle dünyayı dolaşmak masraflı bir iş olduğu için sponsor arayışları sürüyor.
ARKA MAHALLELERİ BİLİYORUZ
Her yıl senenin bir ayını dünya turu için ayıran ekipten Bülent Atiker bisikletle seyahatin bambaşka bir duygu olduğunu söylüyor: "Bir ülkeye uçakla, otobüsle, arabayla gittiğinizde her yeri yaşayamıyorsunuz. Sadece turistlik yerlerini görüyorsunuz. Ama bisikletle gittiğiniz şehri sokak sokak geziyorsunuz." Serkan Şentürk de farklı kültürleri, insanları tanımanın verdiği mutluluğun hiçbir şeye benzemediğini söylüyor: "Bisikletle tura çıktığınızda gittiğiniz ülkelerdeki köylerden metropollere kadar her yeri görüyor, kültüre birebir şahit oluyorsunuz, hayata dokunuyorsunuz. Bu ikilemi seviyoruz. Bisiklet dışında hiçbir ulaşım aracıyla hiçbir yeri bu kadar yaşayarak, görerek gezmek mümkün değil" diyor.
