İhtişamlı Alp dağları arasından süzülen uçağımız gölün üzerinde bir tur atıp bizi Cenevre Havalimanı'na ulaştırdıktan sonra, büyük markaların yan yana dizildiği sokaklarında buram buram parfüm kokulu, son moda giyimli insanların koşuşturduğu Cenevre'nin hareketli hayatıyla bir bağlantımız olmayacak. Havaalanından kiraladığımız arabaya atladıktan sonra ilk durağımız doğal kaynak suyu ile dünyaca ünlü, Alp dağları ve Leman gölü arasında konumlanmış, her sene milyonlarca turistin şifa ve huzur bulmak amacıyla konakladığı termal otellerin merkezi Evian. Bütçeniz izin verdiği takdirde, renovasyonu 2015 yılında tamamlanacak olan Hotel Royal, sabah uyandığınızda karşınızda duran sıra dışı manzarasıyla kendinizi şımartmak için mükemmel bir seçenek. İsviçre'ye nazaran fiyatların daha ucuz olduğu bu şirin tatil kasabasında her bütçeye uygun konaklama alternatifi de mevcut. Evian, konumu dolayısıyla göl etrafında günübirlik geziler yapabilme imkanı sunduğundan dolayı ideal bir konaklama noktası. İsviçre- Fransa arasında sınır geçişi çok kolay işliyor. Cenevre ve Montrö tarafından karayoluyla ya da göl üzerinde yol alan vapur tarzı şirin gemiciklerle iki ülke arasında istediğiniz kadar gidiş-dönüş yapabilirsiniz. Göl etrafında yerleşik, iki ülkeden birçok şehre yanaşan bu gemilerde aynı zamanda yemekli ve yemeksiz tur satın alma imkanı da mevcut.
THONON VE YVOIRE
Evian'ın tesislerinde suya doyup ruhumuzu arındırdıktan sonraki durağımız yine termal kaynaklarıyla ünlü başka bir şehir, Thonon-lesbains. Şehir merkezinden kalkan ve yarım saat süren turistik tren, Thonon'un tüm güzelliklerini gözler önüne seriyor. Sakin ve dingin atmosferi ile huzur bulacağınız, Savoie düklerine ev sahipliği yapmış, etrafını çevreleyen ormanlar ve de bağlarında üretilen şarabıyla ünlü Ripaille şatosu bu turda göreceğiniz birçok şaheserden biri. Ardından Fransa'nın en güzel şehirlerinden biri ünvanına sahip, gölün incisi olarak da adlandırılan, 700 yıldır ayakta kalan Ortaçağ şehri Yvoire'a varıyoruz. Şehrin rengarenk çiçeklerle süslü Arnavut kaldırımlı daracık sokaklarında insanın kendisini sevimli bir masal kahramanı gibi hissetmemesi imkansız. Şehrin kıyısındaki banklarda dinlenirken kendinizi, göl kenarındaki özel iskelesinde bağlı bulunan botuna atlayarak güne başlayan şehir sakinine imrenerek bakarken yakalayacaksınız. Yarım gününüzü ayıracabileceğiniz bu gezi sırasında cam üfleme atölyeleri, hediyelik eşya dükkanları, kristal cam eşya satıcıları arasında dolanırken şehrin meşhur dondurmacısında bir mola vermeyi ihmal etmeyin. Bu sırada öğle yemeği için acıktığınızı fark ederseniz, Yvoire'ın biraz ilerisinde 1938 yılından bu yana hizmet veren, rezervasyonsuz yer bulamayacağınız Chez Jules tartışmasız en lezzetli seçenek. Burada Leman gölünden tabağınıza atlamış kadar taze tepeleme balık kızartması ve buğulaması tadabilirsiniz.
PANORAMİK TREN GEZİSİ
Gölün İsviçre kıyılarını görmek üzere tarifeli vapurlardan yararlanabilir ya da bir seferde birçok yeri görmek üzere arabayı tercih edebilirsiniz. İsviçre kıyısını gezerken unutulmaz bir deneyim yaşamak istiyorsanız bölgenin panoramik trenlerini mutlaka denemelisiniz. Bunlardan biri, yaz boyunca Montrö'den kalkan Çikolata Treni. İsmi bile insanın aklını başından almaya yetiyor! Dağ ormanlarının arasından yol alan Şark Ekspresi'ni andıran bu sevimli tren, sizi gravyer peynirinin üretildiği Gruyere şehrine ulaştırıyor. Tam gün süren bu gezi sırasında önce peynir fabrikası geziliyor. Tabii ki ardından kendinizi hangi peynirden kaç kilo alıp, hepsini nasıl bavula yerleştireceğinizi kara kara düşünürken buluyorsunuz ama durun, daha bitmedi! Heidi'nin evindeymişcesine Alp dağlarının arasında saklı taş binaların oluşturduğu bu şirin köyü gezdikten sonra istikamet ünlü İsviçre çikolatacısı Cailler'in üretim tesisi. Valizinizde çikolata için de biraz yer bırakın!
DAHA ROMANTİĞİ YOK
Gruyere'den ayrılmadan önce ne yapıp edin, gravyer peyniri kreması, vanilya kokulu bezeler(möreng) ve tazecik frambuazların bir araya geldiği meşhur tatlıyı denemeden dönmeyin. Karşı kıyıya geçmişken Jean Jacques Rousseau, Victor Hugo, Charlie Chaplin gibi birçok tanınmış kişiyi kendisine hayran bırakmış Montrö'yü ve daha romantiği bulunamaz diye bahsedilen Chillon şatosunu gezip, hemen yanındaki plajda keyifli bir piknik yapmayı ihmal etmeyin. UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne 2007 yılında eklenen teras şeklindeki Lavaux bağları da mutlaka görülmeli. Dağ ve göl manzaralarının iç içe geçtiği muhteşem plajları, ailece keyifli vakit geçireceğiniz çok çeşitli aktivite seçenekleri, bağları, tarihi, gastronomisi, kültürüyle dolu dolu geçireceğiniz tatilinizi sonlandırırken son bir önerimiz daha var. Evian'a bir saat uzaklıktaki Leysin şehrinden teleferik ile ulaşacağınız, güneş enerjisi ile bir buçuk saat içinde 360 derece dönen ve tatilinizi unutulmaz kılan tüm şehirleri tepeden görebileceğiniz Le Kuklos isimli restoranda keyifli bir yemek için mutlaka zaman ayırın. Yaz aylarına denk gelirse tadını daha çok çıkaracağınız bu seyahatte Leman gölü, sunduğu eşsiz deneyimlerle hayatınızı öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırıp arasına kendisi gibi büyük bir virgül koyacak.
CEREN ROLLAND