İşim
sebebiyle çok sık seyahat ediyorum. İş dışında da seyahat etmek hobilerimden biri. 50'ye yakın farklı ülkeye gittim, çok sayıda şehri ziyaret ettim. Bunlar arasında bir tercih yapmam gerektiğinde çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. Fakat mutlaka bir ülke ve şehirden söz edeceksem, bu Brezilya ve Rio de Janeiro olmalı. Geçtiğimiz senelerde eşimle birlikte, içinde Buenos Aires ve Iguazu'nun da bulunduğu bir seyahatte Rio'ya gittik ve hayran kaldık. Bu sene de Dünya Kupası döneminde yaklaşık 20 günü Brezilya'nın çeşitli şehirlerinde ve en sonunda Rio'da geçirdim.
TANIDIK LEZZETLER
Brezilya çok büyük ve farklı tarzlarda şehirlere sahip bir ülke. Büyüklük derken, yaklaşık Avrupa büyüklüğünde bir yüzölçümünden bahsediyoruz. Yani Brezilya'nın güneyinde Porto Alegre, Belo Horizonte gibi şehirlerde sonbahar havasını ve yağmuru yaşarken, aynı tarihte kuzeye, Fortaleza'ya çıktığınızda plajlarda yaz havasını yaşayabiliyorsunuz. Rio ise Brezilya'nın güneyine yakın bir kısmında ve tüm yıl 20-30 derece bandında seyreden bir havası var. Şehirde beni en çok etkileyen şeylerin başında şehir merkezindeki plajlar oldu. Rio'yu özel yapan şeylerden biri de coğrafik özellikleri. Plajların hemen yanında tepelerin başlaması, yan yana oluşan koylar inanılmaz manzaraların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Yemeklere gelince ete dayalı olan Brezilya mutfağı Türklerin ağız tadına oldukça uyumlu. Churrascaria denilen Brezilya et restoranlarında sabit bir fiyat ödüyor ve 10'dan farklı et çeşidinden istediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz. Rio'da Corcovado denilen Hz. İsa heykeli oldukça etkileyici ve şehrin manzarasının en güzel göründüğü yer. Bir başka tepe olan Şeker Tepesi de şehrin hemen içinde ve mutlaka çıkılması gereken bir yer. Rio'da mutlaka yapılması gereken şeylerden biri de Copacabana ya da Ipanema'da elinize Hindistan cevizinizi alıp, sütünü içerken güneşin tadını çıkarmak. Ve bütün bunların yanında tabii ki futbol. Dünyanın belki de en etkileyici statlarından biri olan Maracana'da Dünya Kupası finalini yakalayamasanız bile Brezilya'da mutlaka bir maça gitmeli ve futbola aşık bu ülkenin insanlarıyla beraber o keyfi yaşamalısınız. Bir de tabii ki bitpazarları... Çok farklı tablolar ve sanat eserleri bulabileceğiniz pazarlara ev sahipliği yapan Rio'da sanatseverlere özellikle pazar günleri Ipanema'da kurulan Hippi Pazarı'nı tavsiye ederim.
ENERJİK VE EĞLENCELİ
Rio de Janeiro'yu bir insana benzetmek gerekirse; enerjik, eğlenceli, yemek yemeyi seven, sporsever ve hayata renkli tarafından bakan biri gibi diyebilirim. Bunlar Rio'yu hem bana benzetiyor hem de benzemenin yanında, yanında olmak isteyeceğim bir kişi haline getiriyor. Birlikte vakit geçirmekten hoşlanacağınız bir şehir Rio ve ben de gittiğim iki seferde de "Acaba buraya tekrar ne zaman geleceğim?" diye ayrıldım. İçinde bulundurduğu farklı özelliklerle, seyahat etmeyi seven çoğu insanı bir yerinden yakalamayı mutlaka başaracaktır. Ben iki seyahatimde de bu harika şehirde çok güzel vakit geçirdim. Mutfağı, doğal güzellikleri, güneş ve denizi, gece hayatı, futbolu, eğlenceli insanları, alışveriş olanakları, harika sanat eserleri ile Rio de Janeiro kesinlikle dünyanın en güzel şehirlerinden biri.
HALKI SPORLA İÇ İÇE
Copacabana, Ipanema ve Leblon'da yürümek, güzel havalarda güneşlenmek ve özellikle spor yapmak inanılmaz keyifli. Spor konusunun altını özellikle çizmek isterim. Futbolla bildiğimiz Brezilya'da insanlar spora oldukça meraklı. Hafta sonları sahil yolları trafiğe kapanıyor ve on binlerce insan yürüyor, koşuyor. Az önce bahsettiğim plajlarda yüzlerce, evet yüzlerce, yan yana plaj voleybolu sahası var ve hepsi dolu oluyor. Bunun dışında plaj futbolu ve futbol-voleybol karışımı akıl almaz bir spor olan footvolley oynayanları görmek de mümkün.