Feribota
binmeden, köşedeki kafeye uğrayıp beyaz peynir, zeytin ezmesi, domates ve tatlı sivri biberli bir sandviç yaptırıyorum. Normalde karıştırdıkları bir dörtlü değil; en fazla kaşarlı tost basıyor, taze portakal suyu ve Yunanların milli içeceği sütlü/ buzlu kahvelerden (frappe) hazırlıyorlar. Ama azcık tatlı dil, her yerde olduğu gibi, burada da işe yarıyor.
GİZEMLİ ATHOS
Feribotlar, üç dişten oluşan Halkidiki çatalını, bir de denizden görmek isteyenler için seferler düzenliyor. İçinde sadece koca bir manastırın olduğu ve kadınların ayak basması yasak olan Athos'u, üçüncü dişi görmek ancak bu şekilde mümkün. Halkidiki iyi hoş da, insanın aklı o sessiz, görkemli, diğer dişlere göre sanki daha karanlık olan Athos'ta kalıyor. Neyse, sivri biberli, peynirli sandviçimi yerken düşünüyorum: Buraya girmiş birilerinden, bir erkekten, anılarını dinleyeyim bari. Not alıyorum, oğluna temiz çamaşır getirmiş bir baba, yeğenini özleyen bir dayı, anneannesinden mektup ve çörek getiren bir kuzen bul... Kadınlar giremiyor çünkü, anneler, anneanneler çocuklarını, torunlarını görmüyor. Burada eğitim alan keşişler isterlerse çarşıya pazara çıkabiliyor ama bazıları bunu da reddettiği için 'yaşarken ölmüş' gibi oluyor. Çok ilginç. Çok güzel. Halkidiki'yle ilgili en çok ilgimi çeken şey bu.
EN TURİSTİK SITHONIA
Kassandra'dan sonra yolunuz Sithonia'ya, yani çatalın en turistik, en otelli, plajlı, gece kulüplü dişine düşecek. Burada da deniz güzel, yemek şahane, ama işte o kendini turistlere beğendirme gayretkeşliği az can sıkıyor. Rus ve Alman turistlerin açık büfeden soğuk patates ve bezelye kaşıkladığı, 80'lerden kalma diskoların modernize edilip binbir umutla yeniden açıldığı bir yer burası. Kötü değil ama. Kalabalıktan sıyrılınca, azcık pahalı ama iyi hizmet veren butik oteller, spalar, harika restoranlar var. Yani diyeceğim, Halkidiki'ye giderseniz Kassandra'da yiyin, için, yüzün, Sithonia'da eğlenin, Athos'a da uzaktan bakıp hayaller kurun. Yol üzerinde, muhakkak Kavala'ya uğrayın, Kavala kurabiyesi alın. Kurabiye getirmezseniz eğer herkes çok yadırgıyor. 'E, bizim sokaktaki markette bile var, almadım' derseniz hele, gözler kocaman kocaman açılıyor.
KAFA DİNLEMEK İÇİN KASSANDRA
Diğer çatallardan ilki Kassandra. Bildiğimiz Yunan sahili. Temiz pak plaj, mis gibi deniz, lezzetli ve ucuz yemek, tatlı insanlar, Türkiye'den geldiğinizi duyunca muhakkak bir ilgi gösteren, salataya bir domates fazla doğrayıp, hesaptan bir lokma düşüren lokanta sahipleri, bildikleri birkaç Türkçe kelimeyle selam veren yan masalar, gülümseyen karşı şezlonglar... Kassandra, Halkidiki'nin görece daha az gelişmiş ayağı. Sithonia kadar turistik değil, o yüzden kafa dinlemek için ideal. Neo Mudanya, Afitos ve Siviri'yi muhakkak görün. Yüzün, yemek yiyin, konaklayın. Etraf uzanıp yatacak küçük koylarla, kitap okuyup denize gire çıka akşam edilecek plajlarla dolu. Burada göreceğiniz pek çok yerleşim yerinin başında bir 'neo' yani 'yeni' sözcüğü bulunmasının sebebi ise, mübadeleden sonra buralara yerleşen halkın eski evlerine özleminin işareti.