Disneyland'e gidiyoruz
Çocuklarınızı Disneyland Paris gezisi sürpriziyle çok mutlu edebilirsiniz. Disney kahramanlarının eğlence dolu dünyasına adım atacakları rüya gibi bir tatil için sömestr dönemi ideal. Mickey Mouse size kapıda karşılayıp Uyuyan Güzel'in şatosuna kadar eşlik edecek. Gün boyu Goofy ile roller coaster'a binip akşam Oturan Boğa'nın masasında yemek yiyeceksiniz. Disneyland'ler "Dünyanın en eğlenceli yerleri" olarak tanımlanıyor. Bu çok da haksız edinilmiş bir şöhret değil. Bu parklar sadece çocukların değil, yetişkinlerin de hayaller dünyasında unutulmaz bir gün geçirdikleri büyülü masallar diyarı. Disneyland Paris'e, şehrin yakınlarındaki küçük bir Fransız kasabası olan Marne-La- Vallee ev sahipliği yapıyor. 1994 yılında açılan ve 19 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Disneyland Paris, Avrupa'daki temalı parklar arasında en fazla ziyaretçi kabul ediyor. İçinde parklar, alışveriş merkezi ve otellerin bulunduğu kompleks, dünyanın en etkileyici Disney şatosuna da ev sahipliği yapıyor: Le Chateau de la Belle au Bois Dormant (Uyuyan Güzel'in Şatosu). Disney Village, parkın alışveriş ve eğlence kompleksi. Burada akşam yemeği için farklı seçenekler bulunuyor. Planet Hollywood, The Rainforest Cafe ve The Steakhouse gibi. Disney Village'ta ise Disney Store, World of Toys, Disney Fashion gibi mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca Panora Magique Balloon'da balonla Disneyland'i gökyüzünden izleme şansına sahip olabilirsiniz. Disneyland Paris'te bulunan Disney Hotel, Viktorya döneminin etkileyici detaylarıyla dekore edilmiş en büyük Disney oteli. Disney's Hotel New York 1930'lu yılların Art Deco stiliyle misafirlerini ağırlıyor. Marin temalı Disney's Newport Bay Club, 1920'lerden kalma bir konak havasında. Disney's Sequoia Lodge, göle yakın konumu ile doğaseverler için ideal. Disney's Hotel Cheyenne'de kendinizi Vahşi Batı filmlerinin büyülü sahneleri içerisinde hissedeceksiniz. Disney's Hotel Santa Fe, güneybatı Amerikan stilinin parlak ve aydınlık renkleriyle dekore edilmiş. Ve Disney's Davy Crocket Ranch, büyülü dünyaya geçişi olan bir yeşillikler evi.
Karadeniz keşfi
Sömestr tatilini Giresun, Ordu yaylaları ve Şebinkarahisar Tamzara'yı keşfederek geçirebilirsiniz. İlk durak Giresun'da sizi denize bir yarımada gibi uzanan tepenin üzerindeki Giresun Kalesi karşılayacak. M.Ö 2. yüzyılda yapılan kaleden şehrin en güzel manzaraları görülebiliyor. Kalede mağaralar, tapınaklar ve Mustafa Kemal Atatürk'ün korumalığını yapan Topal Osman'ın mezarı bulunuyor. Zeytinlik Mahallesi'ndeki Rum evleri de sizi çok etkileyecek. 1840'lı yıllarda inşa edilen bu evleri gezerken mimarinin incelikleri kadar evlerin konumlandırmalarına da hayran kalacaksınız. Çünkü bu evlerin hiçbiri birbirinin ışığına, manzarasına ve hava dolaşımına etki etmiyor. Ve Doğu Karadeniz'in tek adası Giresun Adası. Tarihin savaşçı kadınları Amazonlara ve dahası mitolojide Altın Post'un en önemli olaylarından birine ev sahipliği yaptığı düşünülen bu ada Ceneviz ve Venedikli denizcilerin de Karadeniz'deki en önemli sığınaklarından biri olmuş. Yeşilin onlarca tonuyla bezenmiş Kümbet Yaylası da görülmeye değer. Ve Meryem Dağı ile Kale Tepe gibi iki muhteşem zirvenin eteklerinde kurulmuş Şebinkarahisar... İlçe, doğal güzellikleri kucakladığı coğrafyası kadar tarihi miraslarıyla da ünlü. Atatürk Ev Müzesi ve Şebinkarahisar Kalesi, bunlardan sadece ikisi. M.Ö. 550 yıllarında yapıldığı tahmin edilen kale, yüzlerce kilometreyi çepeçevre izleyecek şekilde konumlandırılmış. Bu zirveden sonra tarihi miraslarıyla ünlü Tamzara Köyü'ne gidilebilir. 2 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilen Tamzara'da bu köklü tarihin yansımaları dokuma tezgahları ve sivil mimari örneklerinde halen yaşıyor. Buradayken Tamza Suyu'ndan içmeyi ihmal etmeyin. Söylentilere göre bu su, ömrü uzatırken zekayı da geliştiriyormuş. Kümbet Yaylası'ndaki Aymaç Mesire Alanı'nda çam sakızı ve mantar toplamayı ihmal etmeyin.
Her mevsim Kapadokya
Kapadokya gezisinde en can alıcı nokta Göreme Açık Hava Müzesi. Bölgede sizi neler mi karşılayacak? Sayalım. Anadolu coğrafyasındaki en eski kiliseler arasında yer alan Elmalı, Azize Barbara, Aziz Basileus, Çarıklı ve Tokalı kiliseleri, hüzünlü bir aşk hikâyesinin mekânı olduğu kadar nefes kesici manzarasıyla Üç Güzeller, bir zamanlar çan sesleriyle ezan seslerinin barış içinde bir arada yaşadığı şirin ve tarihi dokusuyla Mustafapaşa ya da diğer adıyla Sinassos, gerçek bir Kapadokya manzarası ve tarihte insanların nasıl eserler üretebileceğine dair harikulade deneyimiyle Uçhisar Kalesi, onyx taşından yapılan eserler ve bölgeye ait yöresel baharat ve yemişler... Kapadokya gezisinin olmazsa olmazları arasında balon safari ve yeraltı şehirleri yer alıyor. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da en büyük yeraltı şehirleri arasında yer alan Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirleri sizi hayret edeceğiniz detaylarıyla büyüleyecek. Hem coğrafyasıyla hem de kiliseleriyle büyüleyecek olan Ihlara Vadisi ise mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Bu arada dönüş yolunda Tuz Gölü'nü ziyaret etmeyi unutmayın.
Baştan başa Balkanlar
Yemyeşil Balkan coğrafyası taş evleri, taş köprülerle birbirinden ayrılan köyleri ve pek çok kültürden esintiler taşıyan büyük şehirleriyle eşsiz güzellikte. Üsküp'te Rahibe Teresa'nın evini gezebilir, 6. yüzyıldan kalma taş köprüyü, eski camileri ve kiliseleri, tren istasyonlarını, meydanı ve saat kulesini ziyaret edebilirsiniz. Sevdikleriniz için el yapımı çarıklar satın almayı unutmayın. Makedonya'nın eski tren garlarından maceralı yolculuklara açılacaksınız. Mostar'da tarihi Mostar Köprüsü ve evleriyle buluşmak heyecan verici. Manastır'da Türk Çarşısı, Atatürk Müzesi ve Askeri İdadi'yi mutlaka görmek gerek. İpek Yolu üzerine kurulmuş Kalkandelen şehri ise muhteşem doğası ve yüzlerce yıllık tarihi ile yolculuğa bambaşka bir hava katıyor. Tiran'da leziz yemeklerin tadına bakmayı ve sevimli Balkan şehri Trebinje'de mola vermeyi unutmayın. Balkanlar'da görmeden dönmemeniz gereken şehirler Kotor ve Budva. Kotor, Balkanlar'daki fiyordlar diye ifade edilebilecek kadar etkileyici bir coğrafyaya sahip ve görkemli tarihi nedeniyle UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmış bir şehir. Budva ise Karadağ'ın Miamisi diye nitelendirilecek kadar güzel bir şehir. Bu arada belirtmekte fayda var. Eğer buraları gezerseniz; Karadağ'ın başkenti Podgorica'ya uğramayı ihmal etmeyin. Doğa harikaları Zeta ve Sitnica nehirleri, Skadar Gölü, Moraca ve Cijevne kanyonlarının görkemini en iyi balonlarla görebileceğinizi de seyahat notlarınız arasına eklemeyi unutmayın.