Fransa'nın
efsanevi imparatoru Napolyon Bonapart'ın üç asır önce anlattığı Çin'i yaşıyoruz şimdilerde: "Bırakınız Çin uyusun. Çünkü Çin uyanırsa, yer yerinden oynar." Ekonomik anlamda 1980'li yılların sonunda başladığı büyüme devrimi hâlâ küresel piyasaları ayakta tutuyor. Çin'de büyüme yavaşlayınca, dünya ekonomisi duraklıyor. Ekonomide bir devrim yapan Çin'deki bu hızlı gelişme, son dönemde bu ülkeyi sadece bir üretim coğrafyası yapmaktan çıkardı. Çin, şimdilerde küresel turizme de yön verir hale geldi. Bu kalabalık ve kocaman ülke, dünyaya yılda 120 milyon turist gönderirken, 55 milyondan fazla turisti de ağırlıyor. Bir milyarı aşkın nüfusuyla en kalabalık ülke Çin, turizmde de kendisini fark ettiriyor. Ülkede, turizm denince akla ilk gelen şehir Başkent Pekin. Yaklaşık 10 saatlik bir uçuşun ardından Pekin'deyiz. Şehre indiğinizde, hava kirliliğinin dünyada en yüksek olduğu şehiri bu yönüyle hemen hissediyorsunuz. Bu nedenle yanınızda maske, eldiven ve birkaç hijyen ürünü almanızı tavsiye ederim. Bu kısa bilgilerin ardından gelelim, ülkenin görülmesi gereken tarihi yapı ve mekanlarına. Bu mekan ve yerler arasında, Yasak Şehir, Yazlık Saray, Cennet Tapınağı ile Terra Cotta Savaşçıları ilk sıralarda yer alıyor.
ÇİN SEDDİ
Kesinlikle siz de duymuşsunuzdur: "Uzaydan bakıldığında görünen insan yapımı tek yapıdır Çin Seddi." Bunun doğru olmadığı söylenir ama kesin olan bir şey varsa Çin Seddi, insanoğlunun en üstün çabalarından biridir. Benim de sizler gibi hayallerimden biriydi; 6 bin kilometrelik (Pekin Yönetimine göre 8 bin 850 kilometre) uzunluğa sahip bu kocaman surları görebilmek. Pekin'e, hatta Çin'e gideceğimi ilk öğrendiğimde aklıma gelen ilk şey bu devasa yapı oldu. Dünyanın yedi harikasından biri olarak resmen kabul edilen Çin Seddi'nin, yapımına milattan önce yedinci asırda başlanmış ve ülkenin kuzeybatı hattında boylu boyunca devam eder. Yıkıntılarıyla birlikte 10 bin kilometrelik uzunlukta olduğu söyleyen Çin Seddi'nin duvarları ise yedi ila 10 metrelik uzunluğa sahip. Seddin duvarlarında gözetleme, siperlik ve okçu kuleleri yer alıyor.
ETKİLEYİCİ BİR YASAK ŞEHİR
Pekin'den başlayalım. Pekin denince akla ilk gelen yer 'Yasak Şehir' oluyor. 720 bin metrekarelik alanıyla, dünyanın en büyük sarayı olarak kabul edilen yapı, dokuz bine yakın odadan oluşuyor. 1987'de UNESCO'nun en geniş alanına kurulu kültür mirası olarak kabul edilen sarayın öyküsü ise oldukça ilginç. Çin'de 'Zijin Cheng' adı verilen Yasak Şehir'e geçmiş dönemlerde imparatordan başka kimsenin girememesiyle anılıyordu. 52 metrelik kale hendeği ile sekiz metrelik duvarlarla örülü sarayın bahçesini, en genci 100 yıllık olan ağaçlar süslüyor. Ming Hanedanlığı döneminde 1406 yılında inşasına başlanan saray, 1420 yılında tamamlandı. Halk arasında 'Gugon' adı verilen ve 500 yıl boyunca kullanılan sarayın son misafirleri ise Qing Hanedanlığı. Güney Kapısı dünyaca ünlü Tiananmen Meydanı'na açılıyor. Sarayın ana girişinde Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu Mao'un fotoğrafı var. Fotoğrafın sol tarafında 'Yaşasın Çin Halk Cumhuriyeti', sağ tarafında ise 'Birlikte Yaşasın Dünya Halkları' yazısı hemen fark ediliyor. Saray'daki yapıların çatılarında yer alan işaretler ise hemen dikkatinizi çekecek. Bu işaretler, o binada yaşayan kişinin unvanını sembolize ediyor. Semboller arasında en fazla dokuz işaretini görebilirsiniz ki, bu kralı veya imparatoru simgeler. Hemen hemen tüm binaları güneye bakan sarayın, bu şekilde yapılmasının nedeni ise rüzgardan korunmak ve olabildiğince güneşten faydalanmak. Eğer kuzeye doğru bakan bir yapı görürseniz şaşırmayın. Çünkü bu binalar, gözden düşen cariyelerin kaldıkları binalar.
YAZLIK SARAY
Başkent Pekin'in görülmesi gereken bir başka tarihi mekanı da Yazlık Saray. Pekin'den 15 kilometre uzaklıktaki saray, 1750 yılında, 290 hektarlık alan üzerine inşa edilmiş. Saray, Kunming Gölü'nün hemen kenarında. Muhteşem Saray, bu alanla, dünyanın en büyük meydanı olan Tiananmen Meydanı'nın yedi katı büyüklüğüne denk geliyor. Yazlık Saray'ın tepe kısmında 41 metrelik yüksekliğiyle Fo Xiangge Kulesi dikkat çeker ki, bu sarayın simge yapılarından biri. Longevity Dağı'na bağlanan koridor en önemli alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Bu koridor üzerinde 30 binden fazla Çin'in farklı dönemlerine ait resimler dikkat çekiyor. Sarayın ihtişamını ve zarafetini anlatan Kunming Gölü'nün ortasındaki minik bir ada hemen gözünüze çarpacaktır. Buraya bağlanan 150 metre uzunluğundaki köprü ile adaya ulaşabilirsiniz. Yaklaşık dokuz metre genişliğe sahip köprünün üstünde ise 500'e yakın aslan motifleri öne çıkıyor. 1800'lü yıllarda Qing Hanedanı döneminin güçlü imparatoriçesi Zi xi, deniz kuvvetleri bütçesini kullanarak sarayın bir bölümünü kendisi için inşa ettirmiş ve her yıl yaz aylarında burada dinlenirmiş.
CENNET TAPINAĞI
Pekin'deki tarihsel ve dinsel yapıların başında ise Tiantan (Cennet Tapınağı) geliyor. Tiantan, Cennet'in küre, Yer'in ise kare biçiminde olduğuna ilişkin, kökleri çok eskiye uzanan inancını simgeliyor. Tapınak, olağandışı geometrik yapısıyla, Çin mimarisinin en seçkin örneklerinden. Kare şeklindeki tabanların üzerine daire şeklinde binalar yerleştirilmiş. Bunun sebebi de, karenin dünyayı, dairenin ise cenneti temsil ediyor olması. 15'inci yüzyılda tamamen ahşaptan inşa edilmiş bir tapınak olan Tiantan'ın inşasında hiç çivi kullanılmaması da yapıyı bir o kadar çarpıcı kılıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi'nde yer alan tapınak, Çin için çok önemli. Yasak Şehir yapılırken Tiantan'dan daha büyük olmamasına özen gösterilmiş. Tapınağın yer aldığı alandaki tüm yapılar, ses dalgası yayılma prensiplerini birebir karşılayacak şekilde inşa edilmiş. Konuşma sesleri inanılmaz bir biçimde yayılıyor. Cennet Tapınağı'nın bahçesine güneyden girilmesi gerekiyor. Çünkü kuzeyden kötü ruhların girebileceğine inanılıyor. Tapınak kompleksi içerisinde kutsal mutfak, kutsal kiler, oruç sarayı, müzik sarayı, kutsal mutfak gibi yapılar öne çıkıyor.
TERRA COTTA SAVAŞÇILARI
Çin, birçok tarihi mekan ve yapılarıyla UNESCO listelerindeki yerini alıyor. Bunlardan biri de, Terra Cotta askerleri. 1970'li yıllarda ilk kez bölgede süren kuraklık sırasında kuyu açmak üzere çalışan dört işçi tarafından tesadüf eseri bulundu. Böylece önceden hakkında kesin bilgi olmayan yer altı ordusunu, ortaya çıkarmak için arkeolojik çalışmalar başlatıldı. Yaklaşık sekiz bin kişilik olduğu tahmin edilen dev yer altı ordusu, dönemin silahları, topraktan atları ve diğer araç ve gereçleriyle birlikte gömülmüş. M.Ö. 210 yılında yapılan Terra Cotta'lar, İmparator Çin Şı Huang döneminde yapılmış. İmparator Çin'in 13 yaşında tahta geçtiği, aynı zamanda Çin Seddi'nin inşasını da başlatan imparator olduğu belirtiliyor. Yapımında 700 bin civarında işçinin çalıştığı dev mezar 37 senede inşa edilmiş. Bölgede 600 civarında yer altı ordusunun bulunduğu benzer çukur olduğunu belirten uzmanlar, henüz bunlardan 25'inin açıldığını kaydediyor. Terra Cotta'ların en büyük ve şaşırtıcı özelliklerinden biri de, her birinin yüzünün farklı olarak yapılması. İmparatorun ordusunda bulunan binlerce askerin heykeli, kıyafetlerinden ten rengine kadar, birebir taklit edilerek yapılmış. Heykellerin kimyası halen çözülemediği için gün yüzüne çıkarılmıyor.