Eşsiz
bir şehir Kars... 40 yıllık Rus işgali sırasında yapılan ızgara şeklindeki şehir planı, çoğu sonradan camiye çevrilmiş eski kiliseleri, Baltık-Rus mimarisi örneği binaları, geleneksel mutfağının baş tacı kaz eti ve adı anılınca dahi insanın ağzının suyunu akıtan muhteşem peynirleri... Ancak şehri karlar altında görmek istiyorsanız elinizi çabuk tutmanızda fayda var. Kışın son günlerinde yapacağınız bu gezide yörenin tarihi zenginliğini keşfedebilir, Boğatepe Peynir Müzesi'nde dillere destan Kars peynirlerinin öyküsünü öğrenebilirsiniz. Biz de detaylı bir gezi planı yapıp cuma sabahı erkenden yola dökülüyoruz. Yaklaşık iki saatlik uçuşun ardından Kars Harakani Havalimanı'na ulaştığımızda saat 09.00'a yaklaşıyor. Bizi havaalanından alacak olan minibüslerimize geçip hemen otele gidiyor ve kahvaltımızı yapıyoruz. Kahvaltının gözdeleri eski kaşar, kete ve bal.
DOĞU'NUN EFESİ ANİ HARABELERİ
Kars'a yolunuz düştüyse muhakkak görmeniz gereken yer Ani Antik Kenti. Kars şehrinin güneydoğusunda, şehir merkezinden 42 kilometre uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içinde bulunan Ani Harabeleri Doğu'nun Efesi olarak adlandırılıyor. Burası yerleşim ve savunmaya elverişli topografyası nedeniyle tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmış bir yer. Ortaçağ'da İpek Yolu'nun Kafkaslardan Anadolu'ya ilk giriş noktasında kurulmuş olan kent, bu dönemde büyük bir gelişme göstererek bölgenin politik, kültürel ve ekonomik merkezi konumuna yükselmiş. Ani, büyük oranda ayakta kalmış olan etkileyici surları, kilise ve camii örnekleri ve şehir planlaması ile tam bir Ortaçağ kenti. Ani'de tarih boyunca süren çok kültürlülük buradaki yapıların biçimlenmesinde de etkili olmuş. Ateşgede Tapınağı, çeşitli kiliseler ve Selçuklu Dönemi'ne ait cami gibi farklı yapıları bir arada bulunduran Ani özellikle karlar altında gezildiğinde insanda büyük hayranlık uyandırıyor. Cumartesi kahvaltıdan sonra yola çıkıp kuzeye, buz tutmuş Çıldır Gölü'ne gidiyoruz. Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra bembeyaz bir buz dünyasındayız. Önce atlı kızaklar ile buz tutmuş gölde turlar atıp sonra da göle daha önce sarkıtılmış olan ağları çekiyoruz. Şansımıza ağlar boş değil. Birkaç göl balığı takılmış ağlara. Neredeyse buz kesmiş haldeyiz Atalay'ın Yeri Balık Lokantası'na girdiğimizde. Mekan tek katlı. İçeride sıcacık soba yanıyor. Çıldır'a kadar gidip burada göle karşı sarı balık yemeden dönmek olmaz deniyor. Ev yapımı turşu, krema kıvamında yoğurt ve kızarmış balık buz gibi havada içimizi ısıtıyor, yüzümüzü güldürüyor.
DEVASA AHŞAP KİLİSE KAPILARI
Pazar günü kent içinde turladık. İlk hedefimiz Kars Müzesi ve Kazım Karabekir'in tren vagonu. 1964'ten 1978'e kadar Kümbet Camii olarak adlandırılan Havariler Kilisesi müzeye dönüştürülmüş. Müzede arkeolojik, etnografik ve taş eserler sergileniyor. Beni en çok etkileyen ilk katta sergilenen devasa ölçülerdeki ahşap kilise kapısı ve çan oldu. Müzenin bahçesinde Kars'ın kurtarıcısı Kazım Karabekir'e 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması için şehre gelen Rus generalleri tarafından hediye edilen beyaz vagon bulunuyor. Kazım Karabekir Kolordu Komutanlığı yaptığı yıllarda Kars-Erzurum arasında bu özel vagonu kullanmış. 13 metre uzunluğundaki bu beyaz vagonun iç mekanı salon, dinlenme odası, yemek odası ve banyo kısımlarından oluşuyor. Şimdi Kümbet Camii olarak adlandırılan Ermenilerden kalma Havariyun Kilisesi'ni de görmek gerekiyor Kars'a gitmişken. Burası 10. yüzyılda Kars ve civarında hüküm sürmüş Bagratlı Krallığı döneminde bir Ermeni-Gürcü kilisesi olarak inşa edilmiş. 1993 yılından bu yana yine cami olarak kullanılan yapının yakın zamanda müze olması söz konusu.
GELENEKSEL KARS MUTFAĞI
Kars denince akla gravyer peyniri ve bal geliyor. Oysa Kars mutfağı çok zengin. Kentin en gözde lokantasının adı Hanımeli. Mekanın sahibi Dilek Adıgüzel. Burada geleneksel Kars mutfağından örnekler yemeniz mümkün. Kaz eti ve hınkal yani mantı lokantanın öne çıkan lezzetleri. Kaz ile birlikte hoşaf da servis ediliyor. Gafil konak adındaki tatlıyı da buradan başka bir yerde yiyemiyorsunuz. Yedi çeşit içeren menünün fiyatı 60 TL. Yemeğimizi yerken Dilek Hanım'ın eşi Çetin Bey alıyor akordeonunu ve bize birbirinden güzel şarkılar söylüyor. Masal gibi bir akşam desem hiç abartmış olmam.
PEYNİR MÜZESİ
Dört bir yanı karla kaplı yol boyunca ilerliyoruz. Hedefimiz Türkiye'nin ilk ve tek peynir müzesinin bulunduğu Kars'ın Zavot Köyü. Kars merkeze 45 km uzaklıktaki köyün bugünkü adı Boğatepe. Issız beyazlıkta kaybolmuşcasına duran bu ilginç köy, Ruslardan ve Malakanlardan kalan bir geleneği, gravyer peyniri yapma işini hâlâ devam ettirip bir de bunun tarihi mirası olarak müzesini de kurmuş oldukça becerikli ve uygar bir köy. Zavot varlık nedeni olan peynir kültürünü belgelemek, yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için köyde eski bir mandırayı restore ederek müze haline getirmiş. 1918'e dek Malakanlar ve Alman peynircilerin, 1976'ya kadarsa Büyük Boğatepe'deki kooperatiflerin üretim yaptığı gravyer peyniri imalathanesi olarak kullanılan yapı 2005'te yeniden ayağa kaldırılmış ve BM Kalkınma Programı'nın desteğiyle müzeye dönüştürülmüş. Müzede peynirin hikayesi anlatıyor, çok sayıda görsel malzeme, doküman ve zamanında kullanılan objeler sergileniyor. Eğer köyden peynir almadıysanız şehir içindeki en doğru adresler Büyük Zavotlar ve Ariş. Burada hizmette sınır yok. Peyniri tatmak istediğinizde köşedeki fırından sıcak pide, çay ocağından çay söyleniyor. Eski kaşar efsane, gravyer şahane. Peynirler alışkanlık yapıyor. Bu sebeple mandıralara internet üzerinden sipariş vermek mümkün.
DONMUŞ GÖLDE KIZAK
Yerli ve yabancı turistler, Doğu Anadolu Bölgesi'nin ikinci büyük gölü olan ve yüzeyi tamamen buzla kaplanan Çıldır Gölü üzerinde atlı kızaklara binerek geziyor.