Akçakoca, Düzce'nin şirin bir ilçesi. Aynı zamanda Batı Karadeniz'in yoğun ilgi gören bölgesi. Çünkü, muhteşem bir doğa ve denizin buluşmasına ev sahipliği yapıyor. Antalya ve Ege için klasik haline gelen, 'deniz-kumgüneş' üçlüsü, Akçakoca için de geçerli. İlçe mavi bayraklı plajlara, 35 kilometre uzunluğunda ender bir kumsala sahip.
HUZURLU ZAMANLAR İÇİN
Sakin ve huzurlu bir tatil geçirmek isteyenler için bulunmaz bir yer, Akçakoca. İstanbul ve Ankara'dan karayolu ile üç saatlik mesafedeki ilçeye, hafta sonu yorgunluk atmak için bile gidebilirsiniz. Bu şirin ilçede iki gün geçirdim. Akçakoca'nın denizine ve lezzetli yemeklerine bayıldım. Akşamüzeri bir bankta oturup, güneşin batışını seyretmenin keyfi ise tarif edilemez. Bu tatil beldesinden büyülendim desem abartmış olmam.
BİRÇOK MEDENİYETE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞ
İlçe, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. İlk yerleşim, kesin olmamakla birlikte M.Ö. 1200 yıllarına dayanıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgeyi, Osman Gazi'nin silah arkadaşı Akçakoca Bey yönetmiş. İlçenin adının hikayesi ise şöyle: Bizans'ın verdiği Diapolis ismi önce Akçasar olarak değiştirilmiş. 18. yüzyılda şehir Akçaşehir adını almış. 1934'te yapılan isim değişikliği ile bugünkü adına kavuşmuş. Akçakoca'yı gezmeye merkeze üç kilometre uzaklıktaki Ceneviz Kalesi'nden başladım. Müthiş bir doğa güzelliğine sahip kale, ilçenin adete simgesi olmuş. Kalenin sunduğu manzara ise görülmeye değer. Büyüleyici aynı zamanda insana büyük bir huzur veriyor. Kalenin içinde, dönemin su ihtiyacını karşılayan su sarnıcı da bulunuyor.
ÇİVİSİZ CAMİ BÜYÜLÜYOR
İkinci durağım ise; kente 15 kilometre uzaklıktaki, çivisiz camisiyle bilinen Hemşinli Köyü. Osmanlı Padişahı II. Mahmut tarafından köye inşa edilen Cuma Camii, muhteşem görünümü ile insanı büyülüyor. Çivi kullanılmadan, çandı denilen bir yöntemle inşa edilen cami, iki katlı. Alt kısmı taş malzemeden, üst kısmı ise tamamen ahşaptan oluşuyor. Hemşinli Köyü'nden sonra istikamet Fakıllı Mağarası. 1012 metre uzunluğundaki mağara, doğal sarkıt ve dikitlerle bezenmiş adeta. Mağaranın astım hastalarına iyi geldiği de söyleniyor. İlçede son durağım ise ünlü yazar Rıfat Ilgaz'ın öğretmenlik yaptığı Orhangazi İlkokulu oldu. Okul, mimarisiyle dikkat çekiyor.
YÖRE TATLISI ÇOK LEZZETLİ
Akçakoca'ya gelmişken deniz ürünleri yememek olmazdı. Sahil boyunca uzanan restoranlarda hamsi, mezgit, istavrit gibi mevsim balıklarından yiyebilirsiniz. Ayrıca kuskus, hamsili mısır ekmeği, kızılcık tarhana çorbası ise harika. Yöreye özgü Melengüçceği bir diğer adı da Melengiç Çiçeği tatlısını ise şiddetli bir şekilde öneriyorum. Akçakoca'nın en önemli geçim kaynağı fındık olduğu için ev yapımı organik ürünler ve yöreye özgü fındıklı helvalarından alabilirsiniz. Çünkü, bu helva çok hafif olduğu için insanda yedikçe yeme hissi uyandırıyor. Bu arada yöresel pazarları gezmenizi de öneriyorum. Çok sayıda evde yapılmış organik ürünleri bulabiliyorsunuz.
RAFTİNG DE YAPABİLİRSİNİZ
Akçakoca ve çevresinde yapabileceğiniz pek çok etkinlik alternatifi bulunuyor. Melen Çayı'nda rafting yapabilir, merkeze 80 kilometre uzaklıktaki Acarlar Gölü ve Longoz Ormanları'nı keşfedebilirsiniz. Kurugöl ise yürüyüş için ilçenin en ideal noktası.