Yüzölçümü
bakımından küçük bir şehir gibi görünse de Gaziantep tarihi ve kültürel zenginliği ile büyülüyor. Biz gezimize meşhur Bakırcılar Çarşısı'ndan başladık. Günümüz şartlarına göre değişmeyen ve ruhunu koruyan çarşıda bakırcıların çekiç sesleri bizi karşıladı. Hemen ilerisindeki Elmacı Pazarı ise Antep'e özgü baharatların ve kuruyemişlerin merkezi. Çarşıyı boydan boya kaplayan baharat kokusu bize, buranın ne kadar kendine has bir şehir olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Kentin tam merkezindeki Gaziantep Kalesi tüm ihtişamıyla gelenleri karşılıyor. Tadilatta olduğu için çıkamadığımız kaleye uzaktan bakmakla yetiniyoruz. Kalenin kuzeyinde Osmanlı döneminde yapılan Bayazhan, Budeyri Hanı ve Şire Han bulunmakta. Ayrıca 1723 yılında inşa edilen ve 2005 yılında yol çalışmaları yapılırken ortaya çıkan Aziz Bedros Ermeni Kilisesi de görülecek eserler arasında.
Parkları da var, hayvanat bahçesi de
Antep'te
özellikle hafta sonu piknikçilerin erkenden gelip boş yer bırakmadıkları çok geniş mesire alanları bulunuyor. Ayrıca birçok yapay göl ve barajın bulunması şehre ayrı bir güzellik katıyor. Türkiye'nin en büyük parkı ünvanına sahip olan Yeşil Vadi Parkı şehrin güney kısmını kaplıyor. Ayrıca kentte Harikalar Diyarı, Masal Parkı, Anneler Parkı ve Hayri Tütüncü Parkı gibi birçok park ve eğlence yerleri bulunmakta. Gaziantep, Türkiye'nin en büyük hayvanat bahçesine de ev sahipliği yapıyor. Mesire alanlarıyla birlikte oldukça büyük bir alanı kaplayan bu hayvanat bahçesinde kuşlar, balıklar, maymunlar, sürüngenler, yırtıcı hayvanlar ve zürafalar bulunuyor.
Müzelerini görmeli
Roma İmparatorluğu'ndan kalan anıt ve mozaikler 2011'de Zeugma Mozaik Müzesi'ne taşınmış. Zeugma ile birlikte Yesemek taş ocağı ve heykel atölyesi de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunuyor. Şehirdeki diğer müzeler ise şöyle: Türkiye'nin ilk özel eserler cam müzesi olan ve Roma döneminden kalan eserleri bünyesinde barındıran Medusa Cam Müzesi, Oyuncak Müzesi, Mutfak Müzesi, tarihi bir ev içindeki Gaziantep insanın yaşayışını ve kullandığı eşyaları gösteren Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesi, cumhuriyetin ilk arkeologlarından biri olan Sabahat Göğüş tarafından 1944 yılında kurulan Gaziantep Arkeoloji Müzesi.
300 çeşit yemeği bulunuyor
Gaziantep'in kendine özgü 300 çeşit yemeği bulunuyor. Ve yemek çeşidi açısından ülke çapında ilk sırada yer alıyor. İpek Yolu'nun geçiş noktası olması nedeniyle Mısırlılılar, Makedonlar, Persler ve Asurlular gibi çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapması şehrin mutfak kültürünü zenginleştirmiş. Antep mutfağının olmazsa olmazları et, kebap ve tatlı çeşitleri. Yuvalama, alaca çorba, firik pilavı, küşneme, Antep usulü lahmacun, ekşili köfte, içli köfte, beyran, şiveydiz ile tatlılarda ise katmer, irmik helvası, zerde, nişe helvası ve fıstıklı baklava en ünlü lezzetleri. Gaziantep mutfağında kurutulmuş gıdalar (domates-patlıcan-kabakbiber) ve baharatlar da önemli yer tutuyor. Şehir, mutfağıyla geçen yıl gastronomi dalında UNESCO'nun Yaratıcı Şehirler Ağı'na dahil edildi.
Çeyizlerin olmazsa olmazı
Medeniyetlerin geçiş noktasında bulunan Gaziantep'te el sanatları oldukça gelişmiş. Dericilik, bakırcılık, yemenicilik, kilimcilik, el işlemeciliği ve kuyumculuk başlıcaları. Bakırcılık, kilimcilik ve el işlemeciliği günümüzde önemini hâlâ korumakta. Çeyizlerin olmazsa olmazı Antep işi işlemeler, dantel ve örgü çeşitleri tüm evlerde bulunuyor.
AYŞE ESİN KIZAK?