Atatürk'ün hastalığı süresince Londra ve Paris tüm gelişmeleri yakından takip ediyordu. İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Sir Percy Loraine, Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras'la görüştükten sonra, 4 Ağustos 1938'de, Londra'daki Müsteşar Yardımcısı Sir Lancelot Oliphant'a İstanbul'dan bir telgraf gönderdi. Loraine, durumu şöyle anlatıyordu: "Dışişleri Bakanı'ndan öğrendiğime göre, Cumhurbaşkanı'nın hastalığı ağır olmakla beraber durumu ümitsiz değildir. İki hafta önceye kadar sirozun önü alınmıştı, fakat bir soğuk algınlığı hastalığı nüksettirdi. Bunun önü yine alınırsa (Yüzde 50 oranında şans vardır) Cumhurbaşkanı en az iki en çok sekiz yıl daha yaşayabilir. (...) Atatürk'ün morali iyidir. Ağır hasta olduğunu bildiği halde iyileşme ümidini kaybetmiyor. Lütfen ketum olunuz." 18 Ekim 1938'de ise İngiltere Büyükelçisi Sir Percy Loraine, Atatürk'ün komaya girdiğini öğrenince, Londra'ya şu telgrafı geçti: "Cumhurbaşkanının durumu ümitsiz. Anî olarak ölmesi muhtemel. Krala haber gönderdim."
GAZETELERİ İSTEDİ
Ama Atatürk komadan çıktı. Sir Percy 26 Ekim'de Londra'ya gönderdiği gizli bir belgede, Atatürk'ün irade gücü sayesinde bir hafta önceki krizi atlatmış olduğunu bildirdi ve aldığı bilgiyi şöyle aktardı: "Durumun olağanüstü tarafı şudur: Atatürk, hastalığının öldürücü olduğunu anlamamıştır. Kendine geldiği günün akabinde gazete aratmış ve devlet işlerini sormuştur. (...) Hayattan göçmesi şimdi gün meselesi değil, hafta meselesi olmuştur. (...) Cumhurbaşkanının hasta olduğu günlerde Kabineye tam ahenk olmuş ve önemli her konuda İnönü'ye danışılmıştır. Bu bilgiyi Dışişleri Bakanı'ndan temin ettim. Lütfen Krala bildiriniz." Sir Percy, "Atatürk, hastalığının öldürücü olduğunu anlamamıştır" diyor. Ancak bu doğru değildi. Atatürk öleceğini hissetmiş ya da biliyor olsa gerek, vasiyetini 5 Eylül 1938'de yazdırmıştı. Onun hikâyesini de Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak, 'Atatürk'ten Hatıralar' adlı eserinde şöyle aktarıyor: "(...) Yatağın içinde bağdaş kurarak oturdu. Birkaç dakika yine denize ve karşı kıyılara baktı. Belliydi ki heyecanını yenmeye çalışıyordu. Gözlerini bana çevirdiği zaman uzun kirpiklerinin ıslandığını fark ettim, sonra başını öne eğdi ve konuşmaya başladı: 'Bu yolda konuşmak benim için de senin için de ağır bir şey ama başka, çaremiz yoktur, konuşmaya mecburuz çocuk! Hani seninle ara sıra bir işimizden bahsederdik. Hatta bunun için bir de hususi kanun çıkarılmıştı. Şu vasiyetname meselesi. Bugün yarın, o işi bitirmeliyiz. Nasıl olsa bir gün karnımdan su alınacaktır. Ne olur, ne olmaz. Bağırsaklardan biri delinebilir, başka bir arıza olabilir, ihtiyatlı olalım."
TÖRENLERE KATILAMADI
Atatürk, "Ev halkının bundan haberi olmasın" demiş ve gizliliğe önem verilmesini istemişti. Hemen güvenilir bir noter bulunması gerekiyordu. Hasan Rıza Soyak, durumu Atatürk'ün doktorlarından Prof. Neşet Ömer İrdelp'e açtı. Getirilen noter, İrdelp'in eski bir doktor arkadaşı olarak tanıtılarak, Atatürk'ün yanına sözüm ona konsültasyon için sokulmuştu. Atatürk de vasiyetini yazdırmıştı. Atatürk'ün bu dönemde en çok istediği şey, Cumhuriyetin kuruluşunun 15'inci yıldönümü törenlerine katılmaktı. Ancak hastalığı buna izin vermemişti. Üç gün süren bayramda Atatürk yoktu. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, 28 Ekim 1938'de bayramın başlangıcında bir konuşma yapmıştı. İngiliz Büyükelçisi Sir Loraine, bu konuşmayı İngiltere'ye bildirirken, Atatürk'ten sonra Türkiye'nin nasıl bir yol izleyeceğini de aktarıyordu: "Şükrü Kaya, bu söylevinde saltanat rejimiyle Atatürk'ün kurduğu aydın rejimi kıyaslamış, halkın egemen ve halkın iradesinin her şeyin üstünde olduğunu; Atatürk'ün kurduğu hükümet sisteminin olumlu ve faydalı sonuçlarını görmek için bugünkü Türkiye'ye göz atmanın yeterli olduğunu ileri sürdü. (...) Onun, halk egemenliği ve Büyük Millet Meclisi'nin rolünü belirtmekten maksadı, Türkiye'de bugünkü hükümet sisteminin, Atatürk'ün ölümüyle sona ermeyeceğine dair ulusu temin etmekti. Cumhurbaşkanı ölebilir, fakat halkın iradesini temsil eden Büyük Millet Meclisi ölmez. Atatürk devrimi ve Cumhuriyet rejimi aksamadan ve halk temsilcilerinin önderdiği altında devam edecektir."