İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, viyolonsel sanatçısı Ali Arslan Kızılçay'a ağlıyor. Dünya çapında üne kavuşan kardeşi Erdal Kızılçay'la birlikte yurtlarda büyüyen Ali Arslan Kızılçay, 3 yıl kan kanseriyle savaştıktan sonra hayatını kaybetti. Aynı orkestrada keman sanatçısı olan acılı eşi Gülnur Kızılçay, "Viyolonsel öksüz kaldı. Müzik öksüz kaldı. Ben ve iki çocuğum öksüz kaldık. Kardeşi Erdal'ı o yetiştirmişti, Erdal öksüz kaldı" dedi.
YURTTA KEŞFEDİLDİLER
Ali Arslan Kızılçay, fakir bir ailenin üç çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi de rahatsızlanınca kardeşi Erdal ile birlikte yetiştirme yurduna verildi. Onu ve kardeşini, yurttaki müzik hocası keşfetti. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na giren Ali Arslan Kızılçay viyolonsel çalmaya başladı. Ardından kardeşi Erdal Kızılçay da konservatuvara girmeyi başardı. Bu süreçte Ali Arslan Kızılçay, kardeşine hem ağabeylik hem de babalık yaptı. Onun sayesinde keman, viyolonsel, piyano, trombon, trompet, flüt, saksafon gibi birçok enstrümanı başarıyla çalmaya başlayan Erdal Kızılçay yurtdışına açıldı. "Tek kişilik grup" diye dünya çapında ün kazandı. David Bowie, Tina Turner gibi sanatçılara enstrüman çaldı, şarkı yaptı. Besteci ve aranjör olarak albümlere imza attı. 1983'te İsviçre'de "yılın en iyi basçısı" ödülünü aldı. Sonra solo albümünü yaptı. Ali Arslan Kızılçay ise ülkesinde kalmayı tercih etti. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'na katıldı. Viyolonseliyle birçok insana ulaştı, müzik aşkını aşıladı. Genç yeteneklerin elinden tuttu. Ancak, 65 yaşında, emekli olmasına 15 gün kala kan kanserine yakalandığını öğrendi. Hastalığında bile müzikten vazgeçmedi. Müzik sevgisini, bu kez doktorlarına, hemşirelerine aşıladı. Tedavisi boyunca Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki doktorlar, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın konserlerini kaçırmadı. Ancak 3 yıllık mücadelenin ardından kötü son geldi ve Kızılçay, geçen hafta hayatını kaybetti.
MÜZİĞİ DOKTORLARA SEVDİRDİ
Aynı orkestrada keman sanatçısı olan eşi Gülnur Kızılçay, Ali Arslan Kızılçay'ın ölümüyle içlerindeki müziğin ritminin sustuğunu belirtti. Hissettikleri babalık duygusu gibi viyolonselin de öksüz kaldığını söyleyen Gülnur Kızılçay, "Müzik hep ailemizin içindeydi. Biz müzikle tanıştık. Müzikle yol aldık. Eşim hastalığı sırasında doktorlarına, hemşirelerine bile müziği sevdirdi. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın konserlerine hiç gelmeyenler bile gelir oldu. Hep 'Sahnede öleyim' derdi. Allah onu son anlarına kadar sahneden koparmadı. İçimizdeki müziğin ritmi sustu ama müzik onunla birlikte hep yaşayacak" dedi.