2000'de sahipli arazide ağaç kesimi yaptığı için ormana zarar vermek suçuyla 10 ay cezaevinde kalan Necdet Yüksel, 7 yıl önce İstanbul Beylikdüzü'nde Kader Mahkûmları Derneği'ni kurdu. Kendini mahkumlara yardıma adayan Yüksel, bugün Türkiye'deki cezaevlerinde en çok tanınan isimlerden biri. Günde 200 mektup alan Yüksel, derneğe gelen ayni yardımlarla ihtiyaç sahibi mahkumlara el uzatıyor. "Mahkûm denince akla hemen hırsız, uğursuz gelir ama oradaki insanların çoğu suça itilmiş, bulaşmış ve pişman. Maksat o insanları yeniden kazanmak" diyen mahkûmların "Necdet Baba"sı, mektuplara karşılık vermekte zorlanınca gönüllülerden yardım almış. Gürpınar Lisesi'nden her hafta 15 öğrenci derneğe gelip mektupları okuyor, kayıt utup ihtiyaçlara uygun koliler hazırlıyor.
ÇOCUĞA AYAKKABI İSTENİYOR
Mahkumların istekleri ise çeşitli. Kimi kendisi ve yanındaki çocuğu için kıyafet istiyor. "Yanımdaki 5 yaşındaki oğlumun ayağına giyecek ayakkabısı bile yok, küçücük ayağına benim terliğimi giyiyor" diyen bir annenin isteği 15 gün içinde dernek tarafından karşılanmış. Travesti bir mahkûm "Ne olursam olayım ben de bir babayım oğlumun sesini duymak istiyorum" diyerek telefon kartı isterken "Çıkınca yepyeni bir sayfa açacağım. Hayvancılık ve çiftçilik yapacağım" diyen bir başka hükümlü ise tarım ve hayvancılıkla ilgili kitaplar istiyor. Hapishane günlerinde Türkçe öğrenip Müslüman olan Brezilyalı bir tutuklu ise "Umarım Türk değilim diye yardım etmemezlik yapmazsınız" diyerek kıyafet yardımı talep ediyor. Bir diğeri ise cezaevinde mektuplaşarak tanışıp evlendiği ve sadece 3 kez gördüğü kocasından boşanmak için yardım istiyor. Saçları döküldüğü için kellik önleyici şampuan isteyen mahkumun bile bulup buluşturup derdine deva olmuş dernek. Bir tesadüf eseri dernekle tanışan ve okuduğu mektuplardan etkilenip gönüllü olarak çalışmaya başlayan Levent Ekşioğlu "Derneğin geliri yok, gelen yardımı tasnif edip uygun olanları hemen gönderiyoruz" diyor. Yaptıkları yardımlarda cezaevlerine uygun olarak bazı püf noktalara da dikkat ettiklerini anlatan Ekşioğlu "Gardiyan ya da asker üniformasıyla karışmasın diye yeşil ve lacivert kıyafetler gönderemiyoruz. Bazılarına da körük yapıp tünel kazarlar korkusuyla deri ceket almıyorlar" diyor.