Kara mizah diliyle yazmak gerekirse "Mevsim normallerine göre yangın sürecindeyiz." Ancak mizahı kaldıramayacak kadar ağır bedelleri ödeniyor yangınların. Kimi zaman canlar yanıp yitiyor çoğu zaman da maddi boyutu çok çok yüksek zararlarla kapanıyor yangın olayları. Son haftalarda art arda gelen yangınlarda tarihi değeri büyük eserler diyeceğimiz kayıplar verdik. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarihi binası, Galatasaray Üniversitesi binası en taze örnekler.
YANGIN GÜVENLİĞİ YOK
Bu yakıcı olayların ardından koro halinde itfaiyeyi suçlama modası da aldı yürüdü. Onları kimse dinlemiyor, sıkıntılarını, beklentlerini sormuyor ve olağan şüpheli olarak algılanıyorlar. Bazı meslektaşlar işi daha ileri boyuta taşıyıp "İtfaiyeci misiniz kundakçı mı" diyecek kadar kırıcı bir dil kullanabiliyor. Söz savunmanın diyerek gerekli izinleri aldım ve itfaiyeci dünyasında MOLA verdim. Onlarla geçirdiğim saatlerin, dertleşmelerin hepsini yazacağım ama yakındaki tehlike en büyük tehlikedir diyerek uyarı görevimizi de bugünden yapalım istedim. Türkiye'nin göz bebeği bazı tarihi yerler var. Topkapı Sarayı ve Kapalıçarşı desek itiraz eden olmaz umarım. Uzmanlarla sohbet edip, yaptıkları bilimsel çalışma verilerini görünce çok etkilendim. O bilgiler ışığında size bugünlük Kaplıçarşı'nın yangın karşısındaki aczini, riskini ve ne yazık ki bazı çevrelerin miskinliğini anlatacağım. Sanırım çoğunuz "Yanmaması mucizeymiş" diyeceksiniz. İstanbulun tarih, kültür ve ekonomide kalbi sayılacak Kapalıçarşı'da yapısal anlamda yangın güvenlik sistemi bulunmuyor. Yangını önleyici ya da geciktirici duvarlar, duman tahliye sistemleri ve algılayıcı dedektörler yok. Özellikle iş saatlarinde yerli yabancı binlerce insanın dolaştığı labirent sokaklardan acil kaçış ve aydınlatma sistemi yok. Çarşının belli bölümlerine sulu yangın söndürme sistemi kurulmuş fakat yeterli bakım ve tadilatlar yapılmamış.
POTANSİYEL BOMBA...
Ayrıca ortak alanlarda 6 kg'lik portatif tip yangın söndürme cihazı bulunuyor ama seyyar işgaller ve vitrin düzenlemeleri nedeniyle bunların kullanımı mümkün değil. Otomatik sulu söndürme sistemi yok. Elektrik ve su tesisatı son derece bakımsız gayri nizami ölçülerde. Çarşıda elektrik kaynaklı yangın tehlikesi riski çok yüksek. Yasak olmasına karşn çarşı içinde faaliyet gösteren çay ocağı ve lokantalarda LPG tüpleri kullanılmakta. Gece saatlerinde çarşı içinde sadece 2 nöbetçi kalıyor. Bu sayı alanın büyüklüğü yanında komik sayılır. Kapalıçarşı'nın bir yangın yönergesi yok. İtfaiye sorumlusu emekli bir itfaiyeci. Kendi ekibinin eğitimini de bizzat kendi veriyor. Hak saklasın olası bir yangından sonra Kapalıçarşı yok olursa yine itfaiyeciler mi suçlanıp, tu kaka edilecek. Başta Kapalıçarşı esnafı olmak üzere, ilgili diğer kurum kuruluşların ve az da olsa hepimizin payı olmayacak mı?..
TRİLYONLUK ÇARŞI, İKİ BİN LİRALIK DONANIMA EMANET
Tarihi kültürel değeri zaten paha biçilmez olan Kaplıçarşı'nın içindeki dükkânlar ve mağazalar maddi olarak da trilyonlarla ifade edilecek mallarla dolu. Ama çarşı içinde faaliyet gösteren 17 yaşında tek bir itfaiye aracı var. O da 2 bin liralık alet edevatla donatılmış:
1 adet kazma
1 adet kanca
1 adet tel makası
2 adet ara rekoru
1'er adet balyoz, kürek
2 'şer adet vana anahtarı, ala hortum
3'er adet çizme, muşamba, yangın tası
800 liralık köpük
2 adet lens
800 litre su