Koruma altındaki kızları, damatları tarafından bıçaklanarak öldürülen iki baba "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu"na üye olarak yan yana geldi. Yürekleri yanan babaların ortak görüşü: "Verilecek cezalar diğerlerine örnek olsun. Başka babalar ağlamasın..." Konyalı Fikret Keskin'in kızı Dilber Keskin, 20 Mayıs 2012 günü, henüz 6 ay önce imam nikâhıyla birlikte yaşamaya başladığı Mehmet Yılmaz tarafından sokak ortasında 11 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. 40 gün katiliyle aynı evde yaşamış ancak çalışmayan ve sürekli kendisini döverek ölümle tehdit eden Yılmaz'dan kaçarak sığınma evlerinde kalmaya başlamıştı. Hakkında koruma kararı çıkarılan genç kadın yine de ölümden kurtarılamamıştı. Sakaryalı Emine Yayla ise kaçarak evlendiği eşinin şiddet ve tehditlerinden bezip babaevine yerleşti. Baba Süleyman Yılmaz, kızını kurtarabilmek için çalmadık kapı bırakmadı. Ne var ki, koruma altına alınan 17 yaşındaki Emine'nin sonu da aynı oldu, babasının evinde eşi tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Ve kızlarını kaybeden iki baba "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu"nda buluştu. Süleyman Yılmaz, diğer platform üyelerle birlikte Fikret Keskin'i evinde ziyaret etti.
EVİ KIZIM GEÇİNDİRİYORMUŞ
Kızını kaybetmenin acısını asla üzerinden atamadığını belirten Fikret Keskin, yaşadığı süreci şöyle anlattı: "Kızım mutlu olsun diye beyaz eşyasından koltuk takımına kadar aldım. Ancak damat hiç çalışmıyormuş. Kızım ise bunu bana söylemiyor kendisi çalışarak eve bakıyordu. Hatta damada spor ayakkabı, pantolon ve kazak aldım. En çok zoruma giden şey duruşmalara bile benim aldığım kıyafetlerle geliyor. Verilecek ceza ibret olsun." Kendi damadının da hiç çalışmadığını ve kızını sürekli dövdüğünü anlatan Süleyman Yılmaz ise, "Ben onlara elimden geldiğince maddi destek veriyordum. 2 kere arkadaşlarımı devreye sokarak işe girmesini sağladım. Her iki işte de 1 ay çalışıp işi bıraktı. Artık dayanamayan kızım bizim yanımıza sığındı. Ama yavrumu biz de devlet de koruyamadık. Artık başka babalar ağlamasın diye çalışıyoruz" diye konuştu.