İzmir'in Güzelbahçe ilçesine bağlı Çamlıköy'de bir süre önce adam yaralama ve tehdit suçlarından tutuklanan 37 yaşındaki Durmuş Abuşka, geçtiğimiz günlerde "Denetimli serbestlik" yasasından yararlanarak tahliye oldu. Gündelik işlerde çalışan ve her gün karakola giderek imza atan Abuşka, önceki gece köyün yakınındaki restoranda aşırı derecede alkol aldı. Saat 23.00 sıralarında eve gidip ruhsatsız tabancasını alarak mekana geri dönen Abuşka, "Siz benimle neden ilgilenmiyorsunuz?" diye kavga ettiği restoran müdürü Mustafa Özişçi ile garson Hüseyin Bağkesen ve kendisine engel olmak isteyen, aynı köyde oturan arkadaşı Mustafa Ergün'ü vurarak yaraladı. Restorandan çıkan Abuşka, aralarındaki husumet nedeniyle mahkemelik olduğu kuzenleri İlkay Erkan ve Tacit Yüksel'in evlerini bastı. İki kuzenini de yaralayan Abuşka, köyün içinde sağa sola ateş ederek evine gitti. Yaralılar hastaneye kaldırılırken, jandarma ekipleri evi sardı. Ancak evdeki tüfeği alarak pencereden etrafa ateş eden Abuşka, teslim olmayı reddetti. Köye komandolar gönderildi, ancak savcı operasyon izni vermedi. Jandarma sabaha kadar nöbet beklerken, evin karşısındaki ilkokulda eğitime ara verildi.
KAHVEDEN ÇAY GETİRTTİ
Şeker hastası olan anne Muazz z Abuşka ile jandarma ekipleri, evin penceresinin önünde zanlıyı saatlerce ikna etmeye çalıştı. Köy kahvesinden çay dahi getirilen Abuşka ise bir türlü ikna olmadı. Bunun üzerine sabah saatlerinde köye İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Afet Biriminde görevli Psikolog Deniz Polat getirildi. Saldırganla 80 dakika görüşen psikolog Polat, sonunda Abuşka'yı teslim olmaya ikna etti. Korku dolu 12 saatin ardından silahlarını bırakıp teslim olan Abuşka gözaltına alınırken, tedavileri süren yaralılardan Tacit Yüksel'in durumunun ağır olduğu bildirildi.
'BANA YARDIM EDİN DER GİBİYDİ'
Zanlıyı
nasıl ikna ettiğini SABAH'a anlatan Psikolog Deniz Polat şunları söyledi: "Ben 7 yıl Buca Kırıklar F1 ve F2 cezaevlerinde görev yaptığım için suçlu psikolojisini iyi bilirim. Bu olayda da günlük yaşamda beklenmedik duygu ve durumlardan kaynaklanan bir kriz yaşanmış. İntihar eğilimi oldukça fazlaydı. Konuşurken en sonunda hep kendisini vuracağını söylüyordu. Bu biraz da 'bana yardım edin' anlamına gelir. Ben yapacağı şeyi ertelemesi konusunda iknaya çalıştım. Konuştuk ve sonunda ikna ettim. Ruh hali iyi değildi ama çıkarken yine de bana ve komutanlara, 'verdiğim rahatsızlık nedeniyle çok özür dilerim' demeyi ihmal etmedi."
