Fatih Camisi'nde 4 cenaze olması nedeniyle yaşanan izdihamda, bir cenazenin yakınlarıyla basın mensupları arasında tartışma yaşandı. Çıkan arbedede bazı basın mensupları yaralandı, bazı kameralar da kırıldı.
'Vasiyetiydi' dedi ninniyle veda etti
Savaş Ay için öğlen saatlerinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir tören düzenlendi. Törende, Nebil Özgentürk, Can Dündar, Merve Girgin ve Orhan Emek'in hazırladığı ve Savaş Ay'ın hayatını anlatan kısa bir belgesel gösterildi. Törene, Ay'ın ailesinin yanı sıra Zülfü Livaneli, Nebil Özgentürk, Coşkun Aral, Tayfun Talipoğlu, Halit Kıvanç, Can Dündar, Ünal Ersözlü, Mustafa Alabora, Selami Şahin, Arif Susam, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Sezen Cumhur Önal ve Ay'ın çalışma arkadaşları katıldı.
'BİR SOKAK ÇOCUĞUYDU'
Törenin sunuculuğunu yapan Okan Bayülgen şöyle dedi: "Bunu bir 40. yıl onurlandırması gibi düşünelim. Bugün buradan uğurladığımız adam, bir türlü sokaklardan eve sokamadığımız bir çocuk, elbise giydiremediğimiz, maaşla kandıramadığımız bir işçi, emekli edemediğimiz, bitiremediğimiz bir enerjidir. O, hayatın sokaklarda olduğunu bilen bir sokak çocuğuydu." Ulaş Ay da A Takımı'na emek veren babasının çalışma arkadaşlarını "Babamın en büyük eseri A Takımı" diyerek sahneye davet etti. Ulaş Ay, babasının çalışma arkadaşlarıyla birlikte tabutun etrafında durdu. Ulaş Ay, "Gördüğünüz gibi A Takımı bitmedi, devam edecek" dedi. Ay, babasının son isteğinin sütlü tatlı olduğunu da söyledi.
'BİZE ANNEMİZ SÖYLERDİ'
Törenin en duygusal anı ise kız kardeşi Işıl Ay'ın vedası oldu. Işıl Ay ağabeyinin vasiyetini şöyle yerine getirdi: "Hastane odasında bir gün karşılıklı otururken bana bir vasiyeti oldu. O vasiyeti herkesin huzurunda söylemek istedim. Ninni şarkısını çok severdi. Annemden o ninnilerle büyüdük. Lütfen dedi mezarımın başında bu şarkıyı bana mırıldanır mısın. Elimden geldiğince mırıldanacağım size ve abime. Yine o menekşe gözler aralı / O yay kirpiklerde yaşlar sıralı / Uyu ey gönlüm nazlı meramım / Susun garip kuşlar ötmeyin susun / Güzeller güzeli yavrum uyusun. Mekanı cennet olsun. Rahat uyusun." Folklor dünyasından 42 yıllık arkadaşı Tahsin Öztiryaki de "Arkadaşım sizin güzel sözlerine layık olmuş" dedi. Öztiryaki, gözyaşlarına hâkim olamadı ve konuşmasını tamamlayamadı. Törende Zülfü Livaneli, Halit Kıvanç, Nebil Özgentürk, Mustafa Sarıgül ve Ahmet Misbah Demircan da usta gazeteciye kürsüden veda etti.
Abdi İpekçi'nin cenazesini birlikte taşıdık
'Savaş Ağabeyi en iyi haberleri anlatır' dedik. 'Savaş'lı yılları' bir de gazeteci dostlarından dinledik. Abdi İpekçi'nin cenazesini morga birlikte nasıl kaldırdıklarını yakın dostu Coşkun Aral anlattı. Gazeteci Coşkun Aral, dostunu anlatırken ağlıyordu. "Ne anlatayım? 40 yılın 20 yılında birlikteydik. Yoldaşımı kaybettim" diyor ve şöyle anlatıyordu: "Acım çok büyük. Savaş'la Pertevniyal Lisesi'nde tanıştık. Üniversiteye kayıt döneminde yeniden buluştuk. Benim hep ağabeyimdi. Aynı kumaştan dokunmamıza rağmen renklerimizin tonları farklıydı. Bir parçamı kaybettim. O daha yerel, ben daha evrensel bir yola kaydım ama ikimizde sokak haberciliği, yargılamayan sorgulayan habercilik yaptık. Gece muhabirliği olayını biz Savaş'la kurumsallaştırdık. Abdi İpekçi'nin cenazesini birlikte morga uzattık. Muhabirlik mesleği var ise en iyi örneği Savaş Ay'dı. A Takımı programında çok şeyi gün yüzüne çıkardı. Onun bakışıyla sokak çocuğuydu. Sokak habercisiydi." Ay ailesi için en acı ay kasım... Savaş Ağabey'in annesi ünlü ses sanatçısı Şükran Ay da kasım ayında vefat etmişti. Oğlu Savaş Ay'ın yakalandığı gırtlak kanseri nedeniyle gördüğü tedavilerde ona, "Oğlum, Allah sıralı ölüm versin" dediğini anlatırdı Savaş Ağabey.
AMELİYATA İKNA OLUYORDU
Yakın dostu ünlü televizyoncu ve belgeselci Nebil Özgentürk de hislerini, "Biliyor musun Gül, arkadaşımın ölüm ilanını yazma görevi bana düştü. Hayatı kaybettikten 8 dakika sonra haberim olmuştu. Oturup ölüm ilanını yazdım. İlanla ilgili dedim ki ezber bozalım. Savaş Ay'ın hicivli yazılarına uygun olsun. Savaş'ın da gördüğünde, 'Evet bana yakışan ilanmış' diyeceği satırlar yükledik bu ilana" diyerek dile getiriyordu. En son geçtiğimiz hafta gazeteci Hıncal Uluç ile birlikte onu ziyarete gittiklerini söyleyen Özgentürk şöyle devam ediyor: "Hastane odasında yürüyemiyor, yatağından kalkamıyor ama kamerası elinde. Her anımızı kaydetti. Ölüme giderken de haberini, videosunu, yazısını düşünen bir adamdı. Anılarını yazıyordu. Hıncal ağabeyi karşısında görünce yataktan kalkmak istedi. Hıncal Ağabey'e çok saygısı var. Birbirlerini çok severlerdi. Onu karşısında görünce çok mutlu oldu. 'Ağabey' dedim. Ameliyat olmak istemiyor. Onu ameliyata ikna edelim.' 'Ne olursun oğlum ameliyat ol' dedi Hıncal Ağabey de... İkna olmak üzereydi."
YARIN BU OKULLARDA BİNLERCE SAVAŞ AY YETİŞİYOR, NASIL SAVAŞ MUHABİRİ OLDU?