Bir suç örgütü operasyonunda adının geçtiği belirtilerek, telefonla arayanların verdiği dört hesaba 107 bin 300 lira yatıran Konya Bölge İdare Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüğünden emekli Abdullah Deniz'in başına gelenler dolandırıcıların vatandaşları nasıl ağa düşürdüklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Deniz olayı şöyle anlattı: "Altı saat boyunca telefon kulağımdaydı, ne istedilerse yaptım. Babamdan kalan tarlanın satışından aldığım parayı, oğlumun gönderdiği parayı, emekli ikramiyemi yatırdım. Evrak için lazım olacağından fotoğrafçıya gitmemi istediler. Fotoğraf çektirdim. 'Telefonu şarj et' dediler. 'Şarj yok' deyince azarladılar. Gidip şarj aleti aldım. 'Tuvalete git' dediler. 'Lavabo ihtiyacım yok' deyince yine kızdılar. Telefon kulağımda lavaboya gittim. PTT ve bankada sıra beklediğim için azar işittim." Deniz, mesai bitimine az zaman kala nakit parası kalmadığını belirtince, kredi kartından para çekmesinin istendiğini, koşarak bankaya gidip parayı hesaba yatırdığını anlattı.
'ADLİYEDEN EMEKLİYİM, BU TUZAĞA NASIL DÜŞTÜM'
Her şey bittikten sonra eşinin ihbarı üzerine kendisini arayan polise işe başta inanmadığını belirten 65 yaşındaki Deniz "Yakalanan üç kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Psikolojim bozuldu. İnsanlara güvenim kalmadı. Yıllarca adliyede çalışmış biri olarak 'ben nasıl bu tuzağa düşmüşüm?' diyor, kendimi affedemiyorum" dedi.