Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

"Cambaza bak cambaza!"

Kitap meselesinin özü nedir?
Ergenekon dostu medya tarafından olay şöyle sunuluyor:
"Gazeteci Ahmet Şık, Gülen Cemaatini hedef alan 'İmamın Ordusu' adlı bir kitap yazıyordu... Gülenci savcılar ve emniyetçiler, yayınlanmasını engellemek için, kitabın bilgisayarlardaki kopyalarını topluyor..."
Bu lafların alıcısı o kadar çok ki! Birileri "cambaza bak cambaza" diyor. Onlar bakarken, suçlu kaçmaya çalışıyor.
Halbuki cambaza değil de kitapçı raflarına baksalar... "Gülen Cemaatini kötülemek üzere kaleme alınmış sürüyle kitap" olduğunu görürler... Görünce de şunu sorarlar:
"Cemaati hedef alan diğer kitaplara dokunulmuyor da, niye Ahmet Şık'ın yazdığı toplanıyor?"

***

İşte bu soruyla birlikte konunun özüne yaklaşıyoruz. Burada esas aranan kitap değil, o kitaba düşülmüş notlar, çıkmalar, hamişler...
Niye kitap değil de, notlar?
Çünkü o notlar Ahmet Şık'a ait değil!
Savcılar, gözaltına aldıklarında, Ahmet Şık'a "Bu notlar kimin" diye sordu. Şık da, "Notlar bana ait" cevabını verdi.
Halbuki incelemeler, Odatv'dekilere ek olarak, başka kişi (kişiler) tarafından kitaba not düşüldüğünü, çıkmalar yapıldığını gösteriyor.
Ahmet Şık kitabın bir kısmını yazıyor... Sonra metin Odatv'ye gönderiliyor... Soner Yalçın ve şürekâsı kitabı okuyor ve Ergenekon şebekesine destek olacak şekilde tavsiyelerde bulunuyor... Ve o arada kitap, Odatv tayfasından olmayan biri(leri) tarafından da okunup, benzeri bir amaçla notlandırılıyor...
İşte savcılar bunların peşinde...
***

Peki, insan kendisine not yazmaz mı? Elbette yazar. Ancak bunun bir üslubu vardır.
Savcıları kuşkulandıran, örneğin, "... şeklinde bir eklentiyi düşününüz..." diyen notlar oldu.
(İnsan kendine "Düşününüz" diye not düşer mi? Ahmet Şık gibi yolu Dev-Sol'dan geçmiş bir solcu, kendine düştüğü notta, "... Türk Milleti'ni üzecektir" der mi?)
Bu tip şaibeli notlar, Ahmet Şık ile tanışmayan ya da tanışsa da "resmi-mesafeli" bir ilişkisi bulunan, üçüncü şahıs( lar)ı işaret ediyor.
***

Gelelim sansür meselesine.
Savcıların başvurusu üzerine mahkeme, kitabın daha yayınlanmadan toplanmasına karar verdi. Peki, niye?
Yayınlanmamış kitabı engellemek sansür değil mi? Öyle ya... Belki de editörler, delil olduğu söylenen kısımları (notları) çıkartarak yayınlayacaktı?
Şimdi (ben de dahil) anlıyoruz ki olay tam tersi...
Yani kritik nokta... Kitabın tam da o şaibeli notlar 'olmaksızın' yayınlanmasında...
Eğer kitap o şaibeli notlar olmadan yayınlanırsa... Ki normal şartlarda öyle olacak... O zaman okurlar masum bir metinle karşılaşacak ve "Meğer savcıların bütün derdi, Gülen Cemaatinin eleştirilmesini engellemekmiş" diye düşünecek. (Yine döndük "cambaz" sorunsalına...)
Halbuki işin sırrı tam da şaibeli notlarda ve onların taşıdığı elektronik izlerde... O notlar, metninde ve kopyalarında yer aldığı sürece de, karşımızda bir kitap değil, delil mahiyetinde bir doküman var...
***

"Cadı Avı" diyerek soruşturmayı bulandırmaya çalışan Ergenekon dostu gazetenin ilk sayfasında şöyle yer alırsanız...
"Sadece bir kitaptan dolayı bir gazeteye böyle bir eylem yapılmasından endişeliyim." (Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç)...
"Yayınlanmamış bir kitabın taslak kopyalarını yok etme çabasını kaygıyla karşılıyorum." (Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay)
"Kitap taslağına el koyma gibi tarihimizde eşi görülmemiş olayın şaşkınlığını yaşıyoruz." (TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner)
Bunun anlamı... Aklınız, fikriniz ve imkânlarınız yettiği halde... Ergenekon Soruşturmasını anlama yönünde ciddi bir çaba göstermediğinizdir.
Zaten şebeke de öyle olmanızı, fazla düşünmeden, cambaza bakmanızı istiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA