Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Türkiye, Kıbrıs'tan çekilir mi?

Geçen günlerde Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin organize ettiği kısa bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ziyaretine katıldım. Ekipte TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy'dan başka, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, gazeteci arkadaşlar ve diğer misafirler vardı.
Kıbrıs'ın benim hayatımda tuhaf bir yeri var. İş gereği ya da tatil için birçok ülkeye gittim. Ancak yanı başımızdaki Kıbrıs'a sadece bir kere gidebilmiştim. O da gençken, taa 1975'te, harekâttan bir yıl sonra!
O geziden aklımda kalan birkaç küçük olay vardır. Bir tanesi yemek adabıyla ilgili...

Önce zeytinyağlı yenecek!
Savaşla birlikte Rumlar kaçtığı için bazı işleri çevirmek zor oluyordu. Salamis Bay otelinde kalıyorduk. Akşam yemeğe indik.
Masalar kurulmuş. Bardaklar, çatallar, bıçaklar tamam. Ancak bir türlü yemek gelmiyor. Her soruşumuzda, garson hazırlandığını söylüyor.
Önceleri tura katılanlar birbirlerine espriler yapıp, fıkralar anlattı. Ancak gecikme bir saati bulunca sinirler gerildi. Garsona "Mutfakta ne varsa getir" dedik. Ama adam oralı olmadı.
Derken ağzından kaçırdı: Ana yemek (bir et yemeğiydi) hazırmış ama zeytinyağlı henüz kıvamını bulmadığı için gecikiyormuş.
Bunu duyunca grubun tepesi iyice attı. "Yahu birader, zeytinyağlıyı zaten sonra yiyoruz, sen şu eti getirsene" diye sesler yükseltildi.
Bunun üzerine Kıbrıs Türkü garsonumuz, bizi ayıplayarak ve küçümseyerek, "Hayır, önce zeytinyağlı yenir" dedi. İnat etti. Eti getirmedi.
Böylece ben de bazı kültürlerin, tıpatıp aynı şeyleri yeseler dahi bizimkinden farklı olabileceğini genç yaşımda öğrenmiş oldum.

Kumar turizmi baskın
Girne ve civarını gezerken, mesela Bellapais Manastırı'na çıktığımızda, çok güzel, çok şirin küçük oteller gördüm. Tam bizim sevdiğimiz türden...
Peki o zaman şimdiye kadar KKTC'yi niye tercih etmemiştik? Epey tuzlu da olsa deniz var, güneş var, gezilecek yerler var. Vize de gerekmiyor...
Sanırım KKTC turizminin imajıyla ilgili bir durum bu... KKTC ekonomisi kumarhanelerle kalkındırılmaya çalışıldı. Bu amaçla güzel ve büyük oteller yapıldı.
Böylece KKTC denince aklımıza kumarhaneli oteller gelir oldu. Sanki oraya gidince mutlaka kumar oynamak zorundaymışız gibi...
Bu düşüncemi, bir yemekte rastladığım, daha önce KKTC Turizm Bakanı olan, şimdilerde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığını yürüten Hamza Ersan Saner'e de söyledim. Sorunun farkındaymışlar. İyi.

Haritaya bakan anlar
Dün bu satırları yazarken, KKTC Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı'nın sitesine de bir göz atayım dedim. Tıkladım ki ne göreyim: "Güvenlik nedeniyle" sitenin yayını durmuş.
Güvenlik mi? Niye ki, ne alaka? Biraz araştırınca, mart ayı sonunda çıkan şu habere rastladım: "Bakanlığın resmi internet sitesi, servis sağlayıcıya olan borç ödenmediği için kapatıldı." Yani bir aydır site kapalı; harç bitti, yapı paydos. Kötü bir şaka gibi!
Daha yazacak çok şey var. Şimdilik şu kanaatimi kaydederek bitireyim: Çok ağır bir uluslararası baskı gelmediği sürece, Türkiye oraları bırakmaz.
Neden mi? Türkiye'yi, Doğu Akdeniz'i ve Ortadoğu'yu gösteren bir haritaya bakın, cevabı göreceksiniz: Jeostrateji.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA