Pazartesi günkü yazısında, matbaanın "bize" çok geç geldiğinden söz ediyordu Şeref Oğuz... Gerçekten öyle mi oldu?
Avrupa matbaayı 1450'de (yeniden) icat etti. "Bize" gelmesi 270 yıl aldı: 1720'de İbrahim Müteferrika tarafından kuruldu, yedi yıl sonra da ilk baskısını yaptı.
Dikkat ederseniz "biz" kelimesini sürekli tırnak içine alıyorum. Bu hikâyede matbaayı kuran "biz" kim acaba?
Soruyorum çünkü İstanbul'da ilk matbaa, İspanya göçmeni Yahudilerden David Nahmias ve oğlu Samuel tarafından 1493'te kuruldu. 43 yıl, o devir için geç sayılmaz.
İbrahim Müteferrika ise Türk değildi, Macar kökenli bir Hıristiyan idi. Esir alınıp İstanbul'a getirildikten sonra Müslüman oldu.
Öte yandan 1727'ye gelene kadar hem İstanbul'da, hem de İmparatorluğun diğer kentlerinde matbaalar kurulmuştur.
Tekrar soralım: "Matbaa bize geç geldi" cümlesindeki "biz" kimdir?
Siyasi zihniyetin işi ne kadar kolay: Ecdadımız diye sihirli bir kelimeyle her şeyi açıklıyor.