Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Her şey olması gerektiği gibidir

Karl Marx'ın bir lafı vardır, demiş ki "tarihte ne olduysa öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur"...
Öte yandan "öyle olmasaydı da şöyle olsaydı" sorusu insanların kafalarını hep kurcalamıştır. Yüzlerce kitap vardır bu tür "spekülasyonla" ilgili... En çok bilinen örneği de, "İkinci Dünya Savaşı'nı Hitler kazansaydı ne olurdu?" sorusudur tabii.
İstediğin kadar türet... Birinci Dünya Savaşı'nı biz kazansaydık neler olurdu?... Viyana'yı alsaydık neler olurdu?... Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk yenilseydi neler olurdu?... (Yanlış anlama geri zekâlı, "keşke yenilseydi" demedim!)
Şimdi duyduğuma göre Mehmet Barlas da bir yazı dizisi hazırlamış, yarın okumaya başlayacaksınız: "Bu bana ders olsun"...
Dizi başlamadan önce "tadımlık" bir de örnek vermiş bizim arkadaşlar: Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa'yı Harbiye Nazırı yapsaydı neler olurdu?
Çünkü Atatürk, Suriye cephesinden İstanbul'a geldiğinde bunun için çok uğraşmış, bu arzusunu daha cepheden ayrılmadan da belirtmişti İstanbul'a gönderdiği raporlarda, biliyorsunuz... (Yanlış anlama budala, keşke öyle olsaydı demedim.)
Amacım sevgili Mehmet ağabeyin neler anlatacağını önceden tahmin etmeye çalışmak, gazeteci argosuyla onu "kesmek" değil tabii. Yazı dizisini merakla ve keyifle bekliyorum.
Ama insanın aklına ister istemez geliveren örneklerden biri, "beni yaz" diye dürtüyor kalemimi...
Acaba, Adnan Menderes'in istifası, 1960 yılı mayıs ayının ilk günlerinde Celal Bayar tarafından kabul edilseydi neler olurdu? Ya da Menderes, "siz istediğiniz kadar reddedin beyefendi, ben bırakıyorum, bunu da hemen şimdi halka açıklıyorum" diyebilseydi...
Ya da hiç kimseye danışmadan radyoda canlı yayına çıkıp Tahkikat Komisyonu'nu feshettiğini, erken seçime gideceğini bildirseydi, mayıs sonlarına kalmadan?
Bu konu çok tartışılmış, o durumda seçimi CHP'nin kazanacağı hep söylenmiştir. Zaten Menderes de bundan korktuğu için o adımı bir türlü atamamıştır.
Bendeniz de tam tersini iddia ederim: Darbe olmasaydı, 1960 yılında erken seçimi de, 1961 yılında zamanında seçimi de gene DP kazanırdı! Belki 1957 yılında olduğu gibi gene zorlanarak, ama kazanırdı sanırım.
Ama işte, her şey olacağına varmıştır Marx'ın dediği gibi...
Bugün de öyle. Her şey olacağına varıyor.
Bugün Türkiye'de "burjuva demokratik devrimi" yaşanıyor.
Keferenin 1789 yılında başardığını biz daha şimdi şimdi...
Çünkü, gayrimüslim burjuvaziyi tasfiye ettikten sonra doğması çok özlenen, devlet eliyle kavanozda yetiştirilmeye çalışılmış milli burjuva sınıfı daha yeni doğuyor ve iktidar için bürokrasiyle çekişiyor.
Batı'da aristokrasiyle çekişmişti, bizde de, "bizim aristokrat sınıfımız" diyebileceğimiz bürokrat zümresiyle.
Elbette kan dökülecek değildir, eğer içeri tıkılan ve tıkılacak bir avuç serserinin mecazi anlamda kanının döküldüğünü düşünmezseniz...
Ama "gidişat" olması gereken yöndedir, tarihin çarkı doğru yönde dönmektedir.
Siz istediğiniz kadar oturun tartışın... 2007 seçimlerini AKP kazanmasaydı ne olurdu?
Kazanamabilemezdi ki!
Bu tahlil sol tahlildir, tümden ahmak olmayan her solcu anlar. Fakat sayıları çok az.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA