Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Fiyasko

Perşembe günü yurt çapında bir "eylem" yapıldı.... Direnişte olan Tekel işçilerine destek eylemi. Bu gibi durumlarda basının ağzına pelesenk ettiği şekliyle, işçi sınıfı "üretimden gelen gücünü" kullanacaktı...
Eylem, fiyaskoyla sonuçlandı.
Bunun bir "genel grev" olacağı söylenmişti, bazı eski solcular da zevklenmişlerdi, "kitle çizgisinin bayrağı yükseliyor" muydu ne? Oh çok şükür, yıllardır unutulmuş olan grevler yeniden başlıyordu...
Oysa İzmir'de etkili olan eylem, diğer illerde, özellikle İstanbul'da "hissedilmedi" bile...
Hükümete yeminli düşmanlık eden bazı gazeteler "hayat duracak" demişlerdi, bundan gizli ya da açık mutluluk duymuşlardı, hayat durmadı.
Kaldı ki, "sabah sekizden akşam beşe" kadar dursa ne olacak, durmasa ne yazacaktı? "Vardiyayla" genel grev mi olurdu?
Hükümetin yeminli düşmanı olan bazı gazeteciler eylemin başarılı olduğunu kem küm ederek yazmaya çalışıyorlar, bazıları niçin başarılı olamadığını tartışmak zorunda kalıyorlar. Kimisi, eyleme katılmayan "korkak memurları" suçluyor. (Hükümetin, işçi-memur ayırımını ortadan kaldırmaya yönelik anayasa değişikliği tasarısına destek vermek hiç akıllarına gelmez ama... Karşı çıkarlar, neye karşı çıktıklarının bile farkında değillerdir.)
Yani, bu dayanışma grevi ne sağladı? Hiçbir şey. Tekel'in "patronu" konumunda olan hükümetin tavrında bir değişiklik oldu mu? Hayır.
İşçi de, yanmaması için kazı çevirmeye çalışıyor. Tek Gıda-İş Sendikası başkanı, "biz genel greve gitmedik, bir günlük iş bırakma eylemine gittik" demiş...
Öyleyse, sırf hükümete "çakmak" için gazetelerin seni kullanmalarına izin vermeyeceksin. Genel grev yapamayacaksan, eylemden önce bunun adını doğru koyacak ve doğru yazılmasını sağlayacaksın.
Sonra da oturup, etkili olması için nelere dikkat etmen gerektiğini düşüneceksin.
Bir kere, bunun "İstanbul'da" dişe dokunur bir sonuç alması şart! İstanbul'da etkin olamıyorsan, eylemin havagazıdır. Elazığ'da devrim yapsan, İstanbul'da kimsenin haberi olmaz. (İzmir'i sayma... İzmir'in "siyasi rengi" belli. İzmir'in, sen eylem yapsan da yapmasan da, seçimde vereceği oy da belli.)
Hissedilmesi için de "temel" bazı sektörlerde çarkların durması gerekiyor...
Hayır, sanayi değil. Nâzım Hikmet'in ünlü şiirinde dediği gibi "aded-i devir sıfır" noktası, mal satamayan kapitaliste stok eritme fırsatı verir, adam sana bir de dua eder!
"Hizmet sektörü" önemli bu meselede...
Özellikle trafik aksayacak, elektrik kesilecek, su akmayacak, vapur kalkmayacak. Kapıcı kaloriferi yakmayacak, çöpçü çöpü almayacak.
Bu sırada halkın sana küfür etmemesi için de gereken önlemleri alacaksın! Haklı olduğunu o kadar iyi anlatacaksın ki, Emekli Ayşe Teyze ilenmeyecek, "aferin çocuklar" diyecek.
Bunları sağlayamıyorsan, Çiçek Bar'da rakı içmekten başka bir eylemi olmayan üç beş komünist eskisinin desteğiyle yetinmek zorunda kalırsın... Onlara "kurtlarını dökme" fırsatı sağlamaktan başka bir işe yaramaz eylemin.
Ya da, bir güncük yazı yazmamayı marifet sanan yaşlı romantiklerin gülünç tavırlarından başka dayanışma bulamazsın yanında.
"Üzerimizde baskı var" diye de hiç lafı kıvırtma.
Senin üretimden gelen gücün, o baskının topunu tüfeğini yerle bir ederdi... Yer gök sarsılırdı...
Günümüzde, Türkiye'de, işçi sınıfının üretimden gelen gücü mücü hiçbir haltı kalmamış. Acı gerçek budur.
Olsaydı, iktidara gelirdin be kardeşim!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA