Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Futbol yazısı

Ne dedik? "Anayasalar öyle konsensüsle monsensüsle oluşmazlar, o devirde kimin borusu ötüyorsa, kim güçlüyse anayasayı o yapar" dedik.
Eksik söyledik. "Beğenmeyen de gücü oranında bunu engellemeye çalışır" diye eklemeliydik.
Engellemek isteyeceklerin 1961 ve 1982 yıllarında hapiste, 1971 yılında da panikte olduklarını hatırlatmıştık oysa...
O zaman şöyle düzeltelim: "Eğer anayasa yapmak isteyenlerle buna engel olmak isteyenlerin güçleri bir şekilde denk çıkarsa, iş sürüncemede kalır."
Yani halk-bürokrasi maçı, 1-1 berabere sürer gider. Öyle maçın tadı tuzu da kalmaz.
Bakınız, Deniz Baykal, eğer referandumdan evet oyu çıkarsa, değişikliği "kafadan" Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini söylemiş.
Evet ya, "CHP artı yüksek yargı blokunu" unutmayalım, yazının başında sözünü ettiğimiz "boru öttürme" meselesinde...
Çevirin sokakta, istediğiniz kişiye sorun, size Anayasa Mahkemesi'nin referandum sonucunu iptal edeceğini söyleyecektir.
Neden acaba? Neden hiçkimse "görüşür, adil bir karar verir, belki iptal eder, belki de etmez" demiyor?
Kanunların Anayasa'ya uygun olup olmadıklarını ancak "teknik" yönden incelemeye yetkili mahkeme, nasıl oluyor da halk tarafından onaylanmış bir değişikliği iptal edebiliyor?
"367 skandalını" nasıl yaratabiliyorsa, öyle...
Evet, anayasa değişikliğine muhalefet mecliste taş koyacak, bunu söktüremeyince meclis dışında taş koyacak.
1982 Anayasası'nda olmayan, eski 1961 Anayasası'nın bir kurumu olan "senatonun" görevini böylece mahkeme üstlenecek!
Ve, bir şekilde, değişiklik işi yatacak.
"Postalcılar" ellerini ovuşturuyorlar...
Kazandıklarını sanıyorlar.
Çünkü ondan sonra seçimden çıkacak bir koalisyona da çantada keklik gözüyle bakıyorlar.
Ya öyle olmazsa?
Ya, Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'den gelen talep üzerine yeni bir tür "muhtıra" yaratması, halkın bilinçaltında tepki uyandırırsa?
Ya halkın kendi kararına yapılacak bu müdahale, halk tarafından bir tür "posta koyma" şeklinde algılanırsa?
Ve böylece AKP, kaybetmekte olduğu oyların bir kısmını geri kazanırsa?
Ya başbakan, "ey halkım, işte görüyorsun, bizi ve seni nasıl engelliyorlar" temasını işlerse seçim propagandasında? (Çünkü Kürt açılımı meselesinde de aynı politikayı uygulayacak.)
Yani AKP gene "mağdur" durumuna düşürülürse...
Ya bu sefer, değişikliği referanduma gerek kalmayacak şekilde meclisten rahatça geçirebilecek çoğunluğu elde ederse?
Ne olacak canım, CHP bir kere daha mahkemeye gider.
Ama iktidar dört yıl daha yerli yerinde kalır.
CHP ve postalcılar da ezeli ve ebedi muhalefette tabii...
Profesör Ayhan Aktar'ın bir yazısını okudum geçen gün, postalcıların "aman bu sefer kapatma davası açmayın, aman bu sefer muhtıra vermeyin" sızlanmalarından yola çıkarak, "artık akıllandıklarını ve kendi kalelerine gol atmaktan vazgeçtiklerini" söylüyordu...
Ben pek öyle düşünmüyorum. O kaleye daha çok gol girecek. Rakibinin böyle defansı olsun, senin forvete ne hacet?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA