Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Büyütmeyin demiştik

Orta halli Amerikan okuyucusuna haftanın olaylarını hap yapıp yutturan orta halli TIME dergisine karşı Türk basınının duyduğu aşağılık kompleksi bir türlü kırılamıyor...
Çok satıyor ya, bu dergiyi "bir şey" sanıyorlar.
Hani, USA TODAY gazetesini de bir şey sanıp taklit ettikleri gibi.
Bu derginin "geleneksel" yılın adamı anketinde, başbakan, futbolcu Messi'yi sollayıp ön sıraya geçmiş.
Bu, "önemli insanlar" listesiymiş.
Başbakan elbette önemli bir insandır.
Fakat aynı zamanda paralel bir ankette de yılın "en az popüler kişisi" ünvanını kazanmış.
Buyurun, TIME dergisinin bu tür saçmalıklarını ne kadar ciddiye alacağınıza kendiniz karar verin.
Başbakana olumlu oy verenler de Türkler, olumsuz oy verenler de Türkler.
Oylar da Internet'ten veriliyor.
Başbakanı sevenlerle ondan nefret edenler arasında belli ki kıyasıya bir "sanal savaş" cereyan etmiş... (Eskiden mektup yazılırdı ve basın yöneticileri üzerinde "I choose Atatürk" falan yazan matbu İngilizce mektupları halka dağıtırlardı... Gazetelerinde bu mektubun İngilizce metnini yayınlayıp "bir kalem kâğıt alın, burada gördüğünüzü aynen kopya edip TIME'a gönderin" diyenler de vardı... Sonunda, dergi yöneticileri, toplam iki bin kadar satış yaptıkları Türkiye'den yetmiş binin üzerinde mektup geldiğini gördüler ve hepsini çöpe attılar.)
Bu sefer de öyle yapmışlar.
İşin matrağı, öyle yapacaklarını da en başından açık seçik söylediler.
Çünkü, gönderilen oylar ne olursa ve kaç olursa olsun, dergi yönetimi yılın kişisini kendisi seçiyor. Oylar bir tür "danışma" niteliği taşıyor. Bunu da sağır sultan bile biliyor.
Nitekim, dergi yılın kişisi olarak soyut bir "Protestocu"yu seçmiş.
Esas olarak Arap gençleri kastediliyor ama Yunan gençleri de var bunun içinde.
Somut olarak Ahmet, Leyla ya da Yorgo değil, genel ve ortalama bir protestocu...
Soyut bir kişi...
Angela Merkel olabilir miydi seçilen?
Elbette olabilirdi. Önemli kadın değil mi?
Prens William ile gerdeğe girmekten başka bir marifeti olmayan Kate Middleton olabilir miydi? Tabii olabilirdi. (Lakin, kızkardeşi Pippa'nın kalçasının ablasının kalçasından daha güzel olduğu konusunda uluslararası kamuoyu ısrarlıdır.) Bir dergi bir seçim yapmış, başka bir dergi çıkar o da başka bir seçim yapar.
Önümüzdeki hafta da unutulur gider.
Öyleyse nedir bu Türk yaygarası?
Aşağılık kompleksi. Başka hiçbir şey değil.
Çünkü bizde büyüklük kompleksiyle aşağılık kompleksi ayrılmaz bir bütündür, bir paranın iki yüzü gibidir. (Her şey kendi zıddını da içinde taşımıyor muydu yahu? Bizim gençliğimizde diyalektik diye bir şey vardı...) Bir cihan imparatorluğunu önce kurup sonra batırmış olmanın bilinçaltlarımızda yarattığı depremdir bu.
Tamam da, artık bundan kurtulduğumuzu sanıyorduk.
Halk kurtuldu, basın da elbet günün birinde başarır. Özellikle başbakana uyuzluk etmeyi marifet sayan kesimi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA