Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Avanak avuntusu

Türkiye on iki dalda Oscar'a aday gösterilmiş! Vallahi billahi böyle yazdılar.
Çünkü efendim, Oscar adayları arasında bulunan "Argo" filminin bir bölümü İstanbul'da geçiyormuş, James Bond'un son macerası "Skyfall"un da öyle...
İlk serüvenlerinden biri de ("Rusya'dan Sevgilerle") İstanbul'da geçerdi oysa. Hafiyeyle hoşur kız Şişli'den bir tünele girerler, Sirkeci'den çıkarlardı! Çok gerçekçiydi, çok. Eh, biri yedi dalda, öteki de beş dalda aday gösterilince, demek ki Türkiye de, yedi artı beş eşittir on iki dalda aday!
Brüss...
Oscar, ne hikmetse Türkiye'de birçok kişiyi Amerikalılar'dan çok daha fazla heyecanlandıran bir ödüldür. Sanki babasının filmi yarışacakmış gibi, izlemek için bizim saatimizle sabahın körünü bekleyenler de görülür. Kadınlar da hangi "artizin" ödül töreninde ne giydiğine, kırmızı halının üstünde nasıl kırıttığına bakarlar.
İyi eğlenceler dileriz de, bakalım Türkiye kazanır mı? Ay çok merak ediyorum...
Büyük bir ihtimalle Spielberg'in "Lincoln" filmi ödülleri süpürecek, bir ihtimal de Ang Lee'nin "Pi'nin Yaşamı" filmi, parti kongresinde liste deler gibi, aradan birkaç ödül kapacak. Yabancı film ödülünü "Amour" götürecek. "Argo"nun da şansı olabilir ama Akademi'nin herhangi bir James Bond filmini film yerine koymasını beklemek saflık oluyor.
Bütün bunların da bizim burada ne mala davara ne de emekçi halkıma faydası var.
Öyleyse, "İmralı barış görüşmelerini" bıraktık da bu konuya niçin girdik?
Bir kısım basını daha yakından tanımanız için.
Hani, cumhurbaşkanı seçiminde mebus ellerini "kaosa kaldıranlar"...
Hani Ahmet Kaya'nın yüreğine indirenler...
Hani kodesteki faşistleri korumak ve kollamak ve de kurtarmak için her türlü hokkabazlığı yapanlar... Hani darbe girişimi olduğuna inanmayanlar...
Şimdi de Türkiye'yi Oscar adayı yaptılar.
Bakalım Türkiye ödül alamayınca Amerikan Film Akademisi'ne "kansızlar" mı diyecekler, "şerefsizler" mi?
Yoksa bu saçmalık, günahlarını almayalım, kötü niyetten değil de aşağılık kompleksinden mi kaynaklanıyor?
Hani herhangi bir yabancı gazetede herhangi bir nedenle iki satır Türkiye adı geçince "bizi adam yerine koydular" diye sevinen zihniyet...
Bunlar geride kaldı sanıyorduk. Bu basın bile bunları aştı sanıyorduk.
Hani, röportaj yaptığı yabancının eline gazeteyi tutuşturup, adamcağız tek kelimesini anlamadan boş boş bakarken "resimde ünlü sanatçı gazetemizi incelerken görülüyor" yazan Babıali tayfası... "James Bond Türkiye'de çekiliyor" diye göklere zıplayıp, sonra da "göstere göstere Eminönü çarşısını göstermişler" diye üzülen kafa...
Oysa ne kavunlarımız karpuzlarımız, Manavgat çağlayanımız, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramız ve de Ziraat Bankası şubelerimiz var, değil mi efendim? Gidip gidip ille de çarşaflı kadınları ve hamalları çekiyorlar!
Şu James Bond ödül alırsa, bakalım "Akademi rakıyı, şiş kebabı, Boğaziçi'ni ve Türk erkeklerini beğendi" yazacak mısınız?
Siz onu da yaparsınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA