Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Erkekçe

CHP yetkilileri ara sıra açıklamalar yapıyorlar. İyi ediyorlar.
Hem partinin hem de yöneticilerin "kalibreleri" ortaya çıkıyor.
Bunlar 9'luk mu, 7.65'lik mi, 6.35'lik mi, anlıyoruz.
Örneğin, parti içi eğitim sorumlusu Aytuğ Atıcı, büyük projeleri olduğunu ama iktidarların hep bunları kopyaladığını söylemişti.
Köprü, baraj, otoyol, tüpgeçit, hastane gibi projeler!
Zaten Kılıçdaroğlu da "Türkiye'yi sarsacak çok güzel projelerimiz var" dedi.
Partinin saymakla tükenmez genel başkan yardımcılarından, hukuk ve seçim işlerinden sorumlu Muharrem Erkek daha fazla bekleyemedi...
Bu projelerden en önemlisini erkekçe açık etti. Türkiye'yi sarstı.
Türkiye'yi sarsan proje, daha önce hiç duyulmamış, yepyeni bir teklif:
Güçlendirilmiş parlamenter sistem projesi!
Erkek, "bu sistemde siyasi güç merkezi TBMM olacak" dedi.
Biz Beyaz Saray sanmıştık, yanılmışız.
Erkek, erkekçe diyor ki: "Hükümet, yani başbakan ve bakanlar meclis içinden çıkacak."
Böyle bir şey ülkemizde hiç görülmemişti... Eskiden piyangodan çıkarlardı.
Büyük bir yeniliktir.
"Hükümetin meclise karşı siyasi sorumluluğu olacak" diyor.
Evet, eskiden bürokrasiye karşı siyasi sorumluluğu vardı...
"Güçlendirilmiş parlamenter sistemde cumhurbaşkanı eğer varsa siyasi partisiyle ilişkisini kesecek" diyor.
Bu da hiç duyulmamıştı... Aydınlandık...
"Tarafsız ve bağımsız bir cumhurbaşkanı yani devleti ve milleti temsil eden bir cumhurbaşkanı olacak" diyor.
Herhalde bugün Venezuela devletini ya da Papua Yeni Gine milletini temsil ediyor olmalı...
Yok canım, "devleti" derken "bürokrasiyi" demek istiyor.
Utanmadan şunu da ekliyor:
"Yeni bir hükümet sistemi öneriyoruz biz. Eskiye dönmüyoruz."
Ya nereye dönüyorsunuz? Mekke'ye mi?

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz


ABESLE İŞTİGAL

Menderes erken seçime gideceğini açıklasaydı 27 Mayıs darbesi olur muydu?
Nur topu gibi bir tartışma konusu. Gibi görünse de çok eski bir tartışmadır.
Bendeniz de "olmazdı" demiştim ama "vakitlice açıklasaydı" demiştim.
26 Mayıs akşamı değil yani...
Şöyle mayıs ayının başlarında... Hatta 28 ve 29 Nisan ayaklanmasından hemen sonra...
Bu demokratik ve "radikal" bir tedbir olurdu.
Bu elbette "cuntayı" ortadan kaldırmazdı.
Onlar kararlıydılar.
Ama geri durmak zorunda kalırlar ve "daha uygun bir ortam ve zemin" kollamaya çalışırlardı.
Öte yandan, Menderes'in darbeden bir gün önce, Tahkikat Komisyonu'nu kaldırdığı hatırlatılıyor...
Menderes, 26 Mayıs'ta Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte, Tahkikat Komisyonu'nun "vazifesini bitirmiş bulunduğunu" söyledi.
Yani, "hangi sonuca vardığını" söylemedi.
Bu, "CHP suçsuzdur ve kapatılmasına gerek yoktur" da olabilirdi, meclise ve hükümete "CHP darbe kışkırtıcısıdır ve kapatılmalıdır" şeklinde bir tavsiye kararı da!
Yani, bu açıklama "muğlak" kalınca bir işe yaramamış ve darbeyi önleyememiş.
Önleyemezdi. Son dakikada hele hiç.
Darbe göstere göstere geldi. Darbe lafı ayağa düşmüştü.
Biz bacak kadar ilkokul öğrencisi çocuklar bile okul bahçesinde "ihtilal olur mu" diye tartışıyorduk, düşünün artık...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA