Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Bu bahçede bu müzik!.. Olağanüstü!

Sultanahmet civarı yaz akşamları öyle güzel ki! Sanki bütün o turistik ıvır zıvırın üzerine lacivert bir örtü seriliyor!
Geriye asude bir atmosfer, ışıltılı ara sokaklar ve mağrur bir tarih kalıyor!
Gülhane Parkı'nın girişinde hemen sağdaki küçük yokuşa sapıyorum.
Osman Hamdi Bey Yokuşu'na...
Ne severim Arkeoloji Müzeleri'ni soluna alıp Topkapı Sarayı'na tırmanan bu kısacık yolu!
Önümden şık beyler ve yüksek topukları Arnavut kaldırımına sıkışmasın diye zorlanan zarif hanımlar yürüyor.
Çünkü Tuluyhan Uğurlu ve arkadaşlarının Arkeoloji'nin o harika bahçesinde konseri var.
Notalar bize önce Osman Hamdi Bey'den, sonra Anadolu uygarlıklarından söz edecekler..

***

Tuluyhan Uğurlu'nun en sevdiğim yanı ilginç konser mekânları seçmesi..
Bir bakıyorsunuz, Sirkeci Garı'nda, bir bakıyorsunuz Nemrut Dağı'nda veya Haydarpaşa'da çalıyor. Böylece konser alanının mimarisi müziğin mimarisiyle bütünleşiyor.
Peki Osman Hamdi Bey'in bütün bunlarla ilgisi ne, diyecekler olacaktır.
Dünyadan ayrılışının üzerinden yüz yıl geçen Osman Hamdi Bey'i geniş kesimler sadece bir ressam olarak tanıyor. Bunda Kaplumbağa Terbiyecisi adlı tablosunun medyada sık gündeme gelmesinin de payı var.
Oysa Osman Hamdi Bey çok değerli ve çalışkan bir Osmanlı aydını, bir bilim adamı aynı zamanda...
Hem daha sonra Güzel Sanatlar Fakültesi olarak bilinen Sanayi-i Nefise Mektebi'nin, hem de bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak bilinen Müze-i Hümayun'un kurucusu.
Bu akşam müzesinin bahçesinde notaların ışığında onu anmak üzere toplandık.
***

Konser başlıyor...
Tuluyhan Uğurlu'ya kavalda Murat Toraman, viyolada Doğukan Çokşeker, perdesiz gitar ve yaylı tamburda Uğur Varol, vurmalılarda Gürkan Özkan eşlik ediyor.
Öyle bir müzik ki...
Müzede sergilenen Ağlayan Kadınlar Lahti vardır hani...
O lahti süsleyen kadın kabartmaları bile canlanıp, dile gelmiştir; içerdeki karanlıkta bizden habersiz sevinçle dans edip şarkı söylemişlerdir, eminim!
İkinci bölümde Güneş Ülke Anadolu adlı yapıtın seslendirilmesine geçiliyor.
Arkamı dönüp Çinili Köşk'e bakıyorum bir ara! Fatih'in yazlık sırça sarayına!
Sultanı alacakaranlıkta köşkün revakında oturmuş müziği dinlerken görür gibi oluyorum.
Tuluyhan'ın piyanosunun tuşları alıp bizi yüzlerce, hatta binlerce yıl öteye götürüyor.
Kimse "son" gelmesin istiyor ama geliyor!.. Alkışlar, alkışlar...
Işıklar sönüyor.
Fakat dikkatimi çekiyor; dinleyiciler bahçeyi, müzeyi, müziği bırakıp gitmek; şehrin sıradan patırtısına katılmak istemiyorlar.
Teşekkürler Tuluyhan!..
İyi ki varsın müzik!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA