Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Birbirimizi değil fotoğraflarımızı seviyoruz!

Anladım, gerçekte biz erkekler için "yetişkinlik" diye bir şey yok! Çünkü içimizdeki anne hiç ölmüyor, dizimizdeki yara hiç kapanmıyor. Babamız bizi hiç kucaklamıyor. İlk öptüğümüz kızı unutuyoruz ama bizi ilk rede den, kalbimizi ilk kez kıran kız aklımızdan çıkmıyor. Bizimki üç evreye ayrılmış bir ömür: Çocukluk, ergenlik ve ihtiyarlık!

***

Kadınlar saklamakta çok becerikliler... Yokluğu, yoksulluğu zarifçe gizlemekte üstlerine yok! Suça, yalana, bilgisizliğe giydirdikleri hoş kılıflara şaşmamak imkânsız! Ama mutsuzluklarını gizlemekte öylesine beceriksizler ki...
***

"Genç gösteriyorsunuz" lafı aklını gençlik ve zindelikle bozmuş bir çağda iltifat sayılabilir elbette. Gönül çalıcı bir laftır, kabul! Fakat lafın kendisi acı gerçeği itiraf etmektedir: Genç değiliz, genç gösteriyoruz! Yani altı üstü bir "gösteri" dir bu! En acıklısı da şu ki, bu çoğu zaman insanın kendisine yaptığı bir gösteridir. Başkaları yemez, izlemez bu gösteriyi!
***

Görsellik (seyir) kültürü bizi öyle esir aldı ki, birbirimizi bir fotoğrafı beğenir gibi beğeniyoruz. Artık birbirimizi değil görüntülerimizi arzulayacağımız günler pek yakın! Facebook serüvenleri duyuyorum çevremden. Facebook'taki fotoğrafların ve videoların kışkırttığı arzulara kapılıp tanışan ve bu arzuların kırıntısını bile yaşayamayanlara hiç şaşırmıyorum! Hayal edersen, kırılır! Bir "görüntü"ye bağlanırsan, çözülür!
***

Özlemek... Bir kaplan sanki! Yırtıcı fakat eşsiz bir güzellik!
***

Eskiden kıskançlık derin bir "yalnız kalma, dışarda bırakılma korkusu"nun dışavurumuydu! Bu korku en güçlü ilişkileri bile zehirlerdi. "Seven kıskanır" denir ve bu çok olağan karşılanırdı. Şimdi bakıyorum da, kıskançlıkların karakteri de değişmeye başladı! Çok çalışıp yine de birbirini sevemeyen çiftler sonunda öyle hırs yapıyorlar ki, birbirlerini deli gibi kıskanıyorlar! Şimdiki tablo şöyle: "Sevemiyorsan, hiç değilse kıskan! Heyecanlı oluyor!"
***

Bütün düzenli ilişkilerin mahrem sıkıntısı şudur: Bir kez birbirinizi baştan çıkartmışsanız, bunu daha kaç kez tekrarlayabilirsiniz? Umarsız bir çaba değil mi bu?
***

Popüler filozofumuz Zizek iyi, hoş da... Felsefe, siyaset ve psikanalizi bu kadar "başıboş" bir üsluba alet etmesi sıktı artık! Hele vitrine çıkmak için attığı taklalar yok mu!.. Son tezlerinden biri de şu: "Gandi, Hitler'den daha fazla şiddet uyguladı!" Çüşşş! Pes! Pasif direnişin ciddi bir "şiddet" dozu içerdiğini anlatmanın yolu bu mudur? Zizek bizim pek popüler köşe yazarlarımıza benziyor!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA