Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Pazar notları: Geçmiş, geçmek bilmiyor!

Yaşını başını almış, okumuş yazmış bir Türk şunu iyi bilir: Özgürlük, hele ifade özgürlüğü sadece "bağımsız yargı"nın takdirine bırakılamayacak kadar değerlidir. Özgürlük A'dan Z'ye kadar siyasal bir meseledir!

***

Neden Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana basın özgürlüğü alanında "muasır medeniyet"ler seviyesine varamadı? Neden 180 ülke arasında ilk yüze girmeyi bir türlü başaramıyor? Neden Tacikistan ve Nijerya'yla aynı saflarda Türkiye?.. Şimdi sorun bakalım kendinize: Bu durumun sorumluluğu yargıçlarda mı, yoksa her dönemde işine gelmeyen özgürlükleri antidemokratik yasalara havale eden siyasetçilerde mi?.. Şunu ortaya açıkça koyalım ve tekrar tekrar tartışmayalım: İstediğimiz gerçekten demokrasiyse, yargı elbette bağımsız olsun! Ama siyaset de demokratik hak ve özgürlüklerden yana taraf olsun! Sözde değil, özde!
***

Bu ülkede yaşayanların ortak kaderi şu... Geçmiş, bir türlü geçmek bilmiyor. Gelecekse, hâlâ gelmiyor.
***

Önümde bir kamyon. Sollamaktan vazgeçip arkasına sokuluyorum. Frenlerinden boşalmış gibi gıcırtılar içinde rampadan aşağı iniyor. İşte tam o an arka paçalıklarındaki yazı gözüme takılıyor. Aynen şöyle yazılmış: "Yakında vizyonda!" Gülmek istiyorum ama bir taraftan da endişe sarıyor içimi. Kamyon yazıları nasıl da değişmeye başlamış! Yok! Az sonra bir "gerilim filmi" izlemeye dayanamayacağım. Sola sinyal verip gaza basıyorum. Kamyon arkamda kalıyor.
***

Bazı ağrılar itirafçıdır. Bedeni değil, ruhu ele verirler.
***

Bir erkeğin âşık olmasında hayranlık verici bir yan vardır. Öyle ya! Bir savaşçı yavaş yavaş zırhlarından ve silahlarından soyunmaktadır. Darbe almayı, incinmeyi göze almıştır. Fakat bu "striptiz" sona erdiğinde geriye çelimsiz bir ergen kalır.
***

Ünlü biri "egomu kimse sarsamaz" demiş. Oysa hani bir parça sarsılsa egosu, sadece ünlü değil, iyi biri de olacak!
***

Alışveriş merkezindeyiz, şehir dışarıda...
***

Artık şu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor galiba: Bizde yükselen alışveriş merkezleri sevgisi ve bağımlılığı yaşadığımız şehre karşı ilgisizlik ve sevgisizlikle atbaşı gidiyor.
***

Libya'ya müdahale olmasaydı "Dünya katliamı seyretti, BM bile sessiz kaldı, yuhh!" çekecek olanlar, şimdi müdahale yüzünden "emperyalist Batı"yı suçluyorlar. İşin içinden çıkması zor, biliyorum. Ben de bu zorluğu çekiyorum. Ama bu zorluk bizi neden hep aynı ikiyüzlülüğe mahkûm etsin! "İçişlerine karışmayalım" klişesi de öyle bir şey... Bosna'daki, Kosova'daki zulüm uzun süre eski Yugoslavya'nın "içişleri" olarak kaldı ve sonucu biliyoruz. O halde?..


YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA