Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Tam kalbinde... kalp yok!

Hz. Ali'nin "İnsan, kıyamete kadar kalbim kalbim diyecek ve onun sıfatlarını arayacak" dediğini rivayet ederler.
Yol mu tükendi, yoksa yolcu mu, bilemiyorum.
Ama şunu biliyorum; ne o hazza kapılan, ne de zahmetine katlanan kaldı sanki.
Popüler kültürün "kalp"leri işimizi bitirdi mi?
Şarkılar, şiirler, öyküler kalbe dair ne biliyorsak, hepsini sakız gibi çiğneyip bir kenara mı fırlattı?
İçimizi saran bu yavanlık, kalp üzerine güzel sözlerin arkasından güzel eylemler gelmediğinden midir?
Belki hepsi...

***

Sevgililer Günü yine geldi çattı diyorlar...
Bana sorarsanız...
Sevgisizliklere cila atma günü...
Perakende sektörünü ve ilişkilerdeki yalanları "canlandırma" günü de diyebilirsiniz...
Belki de haklısınız, bu kadar da sert olmanın anlamı yoktur, şunun şurasında herkes "eğleniyor"dur.
Gerçi evlere hapsolduk bu kez.
Yani "Şimdi sevgili olduk, restoranları doldurduk" havasına girilemeyecek; hani "ambiyans" diyorlar ya, işte o eksik kalacak!
Ama yine de soruyorum işte...
Kalbin bunlarla ne işi var?
Tamam! Tamam, sustum.

***

Geçmişte çok yazdım, çok söylenip durdum, yine kendimi alamıyorum...
Hafta içinde kalp biçimli mumlar, kalpli iç çamaşırları doldurmuş muydu vitrinleri?
Her yanı kalplerle bezenmiş bir nevresim takımının içine girip yatmak kalbimizi ısıtacak, birbirimize sevgimizi artıracak diye düşünenler var mı yine?
Kalp şeklinde servis örtüsünün üzerine kalp şeklinde tabak koyup yiyecek olanlar var mıdır?
Aşka meşke can verir mi bütün bunlar?
Bildiğim açık: Şekil özden kopuk değildir.
Şekli manasızlaştırırsan, öz orayı terk eder.
Zarfı yırttım sanırsın, mazruf yırtılır.

***

Dahası var...
Niye "merkez" demeyi terk ettik de, "kalp" deyip duruyoruz?
Politikacı "Ekonomimizin tam kalbinde" diyor.
Müteahhit, konutlarını "İstanbul'un kalbinde ama doğanın ortasında" diye pazarlıyor.
TV'deki konuşmacı "Uluslararası ilişkilerin tam kalbi burası" diye vurguluyor anlattığı konuyu...
Sonuç?
Ortada "kalbe dair" hiçbir şey kalmıyor.
Bu mu yani?
Bir kelimenin, bir mecazın, bir hikmetin ve hakikatin binlerce yıllık anlamı sade suya tirit "merkez"den ötesi değil mi?
Yazık ki, ne yazık!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA