Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Savaşın bittiğini bilmeyen Japon askerlerine özenmek!

Kürt realitesinin aktörlerinden bazıları, acaba takvim kullanmıyor mu? Tempo'da Kerem Çalışkan, durumu şöyle anlatmaya çalışmış:
- Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan Türkiye tablosu içinde dağdaki PKK'lılar, biraz 2'nci Dünya Savaşı'nın bittiğini bilmeden, daha yıllarca ormanda yaşayan Japon askerlerini anımsatıyorlar.
Aslında, savaşın bittiğini bilmeyen Japon askerleri gibi davrananlar, sadece Kürt realitesinin bazı aktörleri değil.
Bölgemizde bu duruma düşen ilk önemli aktör, Saddam Hüseyin değil miydi?
Saddam, "Soğuk Savaş"ın bittiğini ve Ortadoğu'daki dengeden Sovyet ağırlığının çekildiğini göremediği için, Kuveyt'i işgal etti, Amerika'ya meydan okudu.
Saddam'ın devrilip, Irak'ın Amerika tarafından işgalinden sonra da, bölgenin diğer ülkeleri, "Yeni Dünya Düzeni"nin Ortadoğu'ya neler getirdiğini hemen intikal etmediler.
Örneğin Türkiye'nin Kuzey Irak'a dönük "Kırmızı Çizgileri"nin morarması, biraz zaman almadı mı?
Veya Türkiye'deki bazı çevreler, "Kıbrıs'ta Çözüm"ün, bir ulusal mesele olduğuna takılıp, sonuna kadar direnmediler mi?
Veya Suudiler'in Vahabi ideolojisine verdikleri destek, sürmedi mi?
Evet... Şimdiki "Japon Askerleri", maalesef Kürt realitesinin bazı önemli aktörleridir.
Kerem Çalışkan, bu konuyu da çok güzel ifade etmiş:
- Kopenhag Kriterleri yalnızca Ankara, İstanbul için değil, Diyarbakır için de geçerli olmalı. Yoksa PKK'lılar, Avrupa'ya ellerinde silahla girebileceklerini mi sanıyorlar? Oysa AB standartları arasında kesinlikle Kalaşnikof yok!
"Yeni Dünya Düzeni"nde, özellikle 11 Eylül 2001 terörist saldırısından sonra, "Terörizm" herkesin 1 nolu hedefi.
Dün 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da, bunu şu cümlelerle ifade etti:
- Terör bütün dünyada en önemli tehdit olarak görülürken, Türkiye'de bunu tehdit olarak görmemek mümkün değildir!
Başladığımız noktaya dönersek...
Bu inkar edilmez yeni dünya gerçeklerini, acaba öncelikle kim değerlendirip çevresine anlatmalı, bilemiyoruz.
Leyla Zana mı, Abdullah Öcalan mı, Selim Sadak mı yoksa Tuncer Bakırhan mı?
Zamanı geriye doğru döndürmeye çalışmak, abesle iştigaldir.
Nasıl, AK Parti ve Tayyip Erdoğan, yani dünya düzenindeki "Global Uzlaşma" çabasının yıldızları olarak el üstünde taşınırken, hala onları "Şeriat Tehlikesi"nin simgeleri biçiminde sunmak, "Anakronik Davranışlar"sa, Kürt realitesi ile terörü bir arada yaşatmaya çalışmak da, öyledir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA