Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Yatak odaları da kamusal alana çekiliyor

Gerçekten "Zina Hukuku" ile mi uğraşıyoruz, yoksa Hasan Celal Güzel'in söylediği gibi "Hukukun Zinası"nı mı yapıyoruz, bunu kestirmek zor.
Aslında hukuk ilmine aşina olmayanlar için "Zina"yı anlamak da kolay değil.
Diyelim ki zina yeniden suç kapsamına alındı.
Bir otele gittiğiniz zaman, çiftlerden evlilik cüzdanı sormak yasal zorunluluk mu olacak?
Ya kadının da, erkeğin de evlilik cüzdanları varsa ve fakat ikisi de başka kişilerle evli ise, otelci hemen bunları polise ihbar mı edecek?
Bu çift yine de otelin odasına girdiler ve suç sayılan fiili ika ettilerse, otelci "Yataklık"tan ötürü suça iştirak etmiş sayılacak mı?
Başbakan Erdoğan, "Zinayı şikayete bağlı suç kapsamına alarak aldatmaların önünü keseceğiz" doğrultusunda konuşmuş mesela.
Bu mantık çizgisinden gidildiğinde, acaba bilinen ama şikayet edilmeyen zinalara ilişkin "Aldatma"ların hukuki niteliği ne olacaktır.
Başbakan Erdoğan da, insanın gözü dönünce neler olacağını biliyordur.
O da insan neticede.
Hele bazı insanlar yasama gücünü veya bürokratik iktidarı ellerinde tutarak, kendi kafalarındaki düzen ve ahlak anlayışını bireylere ve topluma zorlarlarsa, neler olacağını kimse kestiremez.
Her insani ve toplumsal ilişkiyi, her davranışı "Kamusal Alan"a çekip, bir de bunlara ceza hukukunu uyguladığınız takdirde, bazen "İnkılap Kanunları"nın, bazen "Zina Hukuku"nun karşınıza çıktığını görmez misiniz?
Kimi "Aldatma"ya, kimi de "Takiyye"ye takar ve yasal önlemler alır buna karşı.
Bazıları da ihkak-ı hakkı tercih edip, kıskançlık cinayeti işler veya darbe yapar..
Hatta Kadir İnanır gibi düşünenler "Zina insanın tabiatında var, ben bu yüzden evlenmiyorum" diyerek, kendilerini müebbet yalnızlığa da mahkum edebilir.
1960'larda o zamanki iktidara çok yakın, muhafazakar görüşleri ile bilinen bir KİT genel müdürü vardı.
Karısının güneyde tatile gitmesini fırsat bilip, bir yaz gecesi ilişki kurduğu "Öteki" kadını evine davet etmiş. Yemişler, içmişler ve sonra yatak odasına geçmişler.
Kadın soyunup yatağa girmiş.
Erkek de, yatağa girmeden önce duş yapmak için banyoya gitmiş.
Bizim genel müdür duştayken karısı gelmiş, anahtarı ile kapıyı açmış. Yatak odasında, bir yabancı kadının yattığını görünce, onu saçlarından tutup yataktan çıkarmış, eşek sudan gelene kadar dövmüş ve evden atmış.
Sonra kendisi soyunup yatağa girmiş ve kocasını beklemeye başlamış.
Bizim aşık genel müdür, bütün bu olanlardan habersiz, duşunu aldıktan sonra melodiler mırıldanarak yatak odasına gelmiş.
Yatakta karısını görünce önce dili tutulmuş, sonra da kalp krizi geçirmiş.
Adamcağız cankurtaranla hastaneye götürülürken karısı yanında, "Kocam şeytana uydu. Ona bir şey olmasın" diye ağlayıp dua ediyormuş.
Yani bu zinada aldatılan taraf, bazen kendisinin değil, eşinin şeytan tarafından aldatıldığına da inanabilir.
Bu şeytan meselesini acaba Ceza Yasası'na nasıl koyabiliriz?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA