Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kitap özetleri bile fazla, son cümleler yeter!

Milliyet'in "30 kupona Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği 100 Temel Eser'in özetini verme" promosyonu, doğal olarak yazar arkadaşların "Acılı Adana" yorumlarına sebep oldu.
Dün Emre Aköz, SABAH'ta şöyle yazmıştı:
- Meğer "ezberci bir gençlik yerine; okuyan, araştıran, tartışan, eleştiren yaratıcı bir gençlik için" hazırlanmış bu özetler! Eser başına 4.48 sayfa düşüyor... Milliyet'e 'takmış' değilim. Bizimki de dahil tüm gazeteler benzeri bir promosyonu yapabilir. Derdim şu: "Gençler okumuyor, yalapşap özetlerle yetiniyor" iki yüzlülüğünü bırakalım.
Yeni Şafak'ta da Ahmet Kekeç, düşüncesini şöyle ifade ediyordu:
- Milli Eğitim Bakanlığı'nın tavsiyesi olan 100 kitaplık "okunacak kitaplar" listesini eleştirmiş, bazı kitapların bile-isteye listeye alınmadığını söylemiştim. Neyse, sözü aslında, Milliyet gazetesinin "100 Temel Eser" başlıklı promosyonuna getirmek istiyorum. Öğretmen ödev mi verdi? Çok basit. Hem sizi kitap okumak zahmetinden kurtarıyor, hem de "beleş tarafından" ödevinizi yapmış oluyorsunuz.
Aslında bu televizyon çağında gençler bir kitabın özetini okusalar da, bundan mutluluk duyulması gerektiğine inananlardanım. Lise mezunu bir gencin, tüm yerli ve yabancı klasikleri okumuş, en az 20 bin kelime kullanabilen, 200-300 şiiri ezbere bilen bir düzeye ulaşması tabii ki ütopya.
Şimdi o kalın kitapları okumak yerine, çoğunluk, bunların sinema filmi yapılmasını bekliyor.
Daha ötesi var. 1970'li yıllarda, köşe yazıları çok zor anlaşılan bir meslektaşımız hakkında dedikodu yapılıyordu bir Bab-ı Ali ortamında. Gazetenin sahibi de vardı.
Konuşulanları dinledikten sonra şöyle demişti:
- Ben çekiştirdiğiniz o yazarı okuyup anlamak için kendimi yormuyorum. Onun yazılarının film yapılmasını bekliyorum.
Bırakın okumaktan sıkılmayı. Bazıları filmleri izlemekten de sıkılmıyor mu?
Arkadaşlarım var. DVD veya video seyrederken, ellerindeki uzaktan kumanda ile, bazı sahneleri hızlı geçip, filmin sonunu anlamaya çalışıyorlar.
Yani bir gün bir gazete de, "100 Temel Filmin Özeti"ni promosyon diye verse, bakarsınız bu da iş yapar.
Müzikte bile böyle değil mi? Bir Bach'ı, bir Beethoven'i dinlemek kolay mı?
Amerikalı kadın plakçıya gidip "Bach'ın Brandenburg Konçertolarını ve onlarla birlikte dinleyebileceğim hafif bir müzik istiyorum" dememiş mi?
Lisede edebiyat dersi çok iyi olan bir akrabamı, son sınıfta edebiyat hocası çağırmış, şöyle demiş:
- Bak oğlum. Hayatım boyunca bir roman yazmak istedim. Ama geçim sıkıntısı ve memuriyet yüzünden vakit ayıramadım. Dün oturdum ve tasarladığım romanın son paragrafını yazabildim. Senin edebiyatın çok iyi. Bu son paragrafı sana veriyorum. Al, bunun başını doldurup, sonuna uygun bir roman yaz.
Akrabama verdiği kağıtta, "Ahmet Bey hayatta istediği hiçbir şeye kavuşamadan son nefesini verdi" cümlesi varmış.
Sanırım bu örnek de promosyonculara bir ilham verebilir.
"1000 Klasik Eserin Son Cümleleri"
şeklinde 30 kuponluk bir promosyon iş yapmaz mı dersiniz?
Daha önce anlatmıştım. İlkokul 3'üncü sınıftan ayrılıp çok zengin olan bir adam, arkadaşlarına "Okuduk okuduk da ne oldu" diye dert yanarken, ben de kulak misafiri olmuştum yıllar önce.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA