Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Toplum olarak "Uyurgezer" mi yoksa "Ölügezer" miyiz?

Eski dilde "Uyurgezer"in karşılığı olarak "Sairfilmenam" kavramı kullanılırdı. Bir de "Sairilfilmemat" kavramı vardı...
Bu da "Ölügezer" anlamına gelirdi.
Yeni dilimizde buna kısaca "Zombi" diyoruz.
Şimdi günlük gazete haberlerine yansıyan ve geçen yıllarda sosyo-politik yaşamımızı etkileyen ama o dönemlerde bunları görmediğimiz, önemsemediğimiz ya da görmezden geldiğimiz olayları izlerken, açıkçası karar veremiyorum.
Acaba toplum olarak "Sairilfilmenam" mıydık yoksa doğrudan "Sairilfilmemat" mıydık?
Şimdi açığa çıkan darbe senaryolarını, suikast ve sabotaj planlarını toplum olarak bilmemiz tabii ki mümkün değildi.
Gerçi onlar olup bittikten sonra o sırada nelerin döndüğünü öğrendik.
Örneğin "Psikolojik savaş"ın yöntemlerinin 28 Şubat post-modern darbesinde nasıl kullanıldıklarını, toplumun nasıl yanlış bilgilerle güdümlendiğini, yargının bile emir-komuta zinciri içinde brifinglendiğini, andıçların nasıl hazırlandığını, televizyon ekranlarına Aczmendilerin, Fadime Şahin'lerin nasıl sürüldüklerini gecikmeli olarak anladık.

Görmezden gelenler var

Bazılarımız bunları görmezden geldi ve "28 Şubat 1000 yıl sürecek" yavesini, köşelerinde ve yayınlarında yaşatmadılar mı?
Ama bunlar birer toplumsal davranış değildi.
Toplum seçim sandıklarında davranışını seslendirdi neticede.
"Toplum olarak uyurgezer miyiz yoksa ölügezer miyiz" şeklindeki soruma neden olan gelişmeler ise, apaçık hepimizin önünde sahnelendi.
Bunlara iki örneği meslektaşlarımın köşelerinden alıntılayarak vereyim.
Mesela dünkü Vatan'da Reha Muhtar, Çetin Emeç suikastına ilişkin olarak şu sorulara cevap arıyordu:
"1) Erol Simavi, niçin aradan geçen 20 yıl içinde bir kez olsun aileyi arayıp, başsağlığı bile dilemedi?.. Bu normal bir davranış mı?..
2) Erol Simavi, Emeç suikastından bir süre sonra neden Hürriyet'i apar topar satıp, tamamen İsviçre'ye yerleşti?..
3) Simavi'nin Hürriyet'i satışıyla, Çetin Emeç suikastı arasında bir bağlantı var mı?.. Simavi kendisine yönelik bir saldırı olacağından mı korktu?..

Suikastı kim biliyordu?

4) Turgut Özal'a yapılan suikast, Çetin Emeç suikastı ve Erol Simavi'nin apar topar Hürriyet'i satıp İsviçre'ye gidişi arasında bir bağlantı var mı?.. MİT'in Özal dönemi müsteşarı Hiram Abas'ın Çetin Emeç'i suikasttan kısa bir süre önce, "Güzergâhını değiştir" diye uyarmasının anlamı ne?..
5) Birileri biliyor muydu Çetin Emeç'e suikast düzenleneceğini?.. Biliyorlarsa nereden biliyorlardı?.."
Düşünün ki Çetin Emeç'in gazetesi Hürriyet bile bu sorulara cevap aramadı.
Peki ya Bülent Ecevit'in Başbakan olduğu dönemde yaşananlar toplum önünde gerçekleşmedi mi?
Ergun Babahan dünkü Star'da o günleri 17 Haziran 2006'da SABAH'ta yazdığı yazıyı aktararak hatırlatmıştı: "Bundan 4 yıl kadar önce Ecevit başbakandı. Bir gün hastalandı. Bağırsak iltihabı dediler, kaburga kırığı dediler, adamı enterne ettiler.
Sonra bu hastane kaynaklı bilgiler büyük medyaya sızmaya başladı: Üç aydır yıkanmamış, bisküvi ile beslenmiş hiç gıda almamış, tırnakları bile kesilmemiş.
MHP ile eşit sandalye sayısına inmiş DSP lideri için 'gitti-gidiyor' havası yaratılıp üçlü koalisyon iyice titrek hale getirilmişti. Amaç, Ecevit'i devre dışı bırakıp bir başka ismi başbakan yapmaktı.
O zamanın dolabı böyle bir dolaptı. İstanbul sermayesi, büyük medya ve kimi askerler bu işin bir parçasıydı. "

Kocamı öldürecekler"

Sonunda kimi yurtsever bürokratlar gidip Rahşan Hanım'ı uyardı. Rahşan Hanım da 'Kocamı öldürecekler' diye kıyamet koparıp kocasını hastaneden adeta kaçırdı ve GATA'ya götürdü. Gerçekten de çok geçmeden Bülent Bey iyileşip görevinin başına döndü.
Aradan 4 yıl geçti, bütün bunlar unutuldu."
Ne dersiniz?
Bütün bunları unuttuk mu, yoksa uyurgezerler veya ölügezerler gibi görmedik ya da önemsemedik mi? Toplumsal yaşamımız aslında Kafkayen bir öykü gibi.
"Metamorfoz"un Samsa'sı bir sabah uyandığında kendisini böcek olarak bulur yatağında. Ama onun yanına gelenler bu durumu görmezden gelirler ya...
Ne dersiniz.
Acaba "Ergenekon"u da tümden görmezden mi gelmeliyiz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA