Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Herkes ve her kesim saatlerini yeniden ayarlamalıdır

Cumhuriyeti kuran ve ilk dönemine yön veren kadrolar, Abdülhamid dönemi kurumlarında eğitim görmüş, 2'nci Meşrutiyet'in düşünce akımları arasında gelişmiş ve İttihat Terakki kültüründen esinlenmişlerdi.
Subayı ve sivili ile bunlar "Genç Osmanlılar" dı.
Osmanlı'nın çöküşünün baş sorumlusu olarak gösterilse bile, neticede Enver Paşa ordu komuta kademelerinde reform yapmış ve genç subayları komutanlıklara getirmişti.
Kurtuluş Savaşı'nı da bu genç komutanlar yönettiler ve zafere ulaştırdılar.
Cumhuriyet'in başkenti Ankara'yı da neticede eski İstanbullular kurmadı mı?
Atatürk'ün Başbakanı ve İnönü'nün demokrasi denemesinin kilit ismi Celal Bayar bile damardan İttihatçı değil miydi?
Bu kültür, devletin dine bakış açısını da, asker-siyaset ilişkilerini de derinine etkiledi. Her "Yeni" adımda "Eski"nin esintileri de güncele yansıdı.
Hem Avrupa Konseyi'nin kurucusu, hem NATO'nun üyesi olduk, hem de askeri darbeler "Doğal gelişme" olarak karşılanabildi bu ülkede.
"Hukuk devleti" yerine "Devlet hukuku" anlayışı benimsendi.
OECD üyesiydik ama Turgut Özal'a kadar "Döviz" bir suç aleti değil miydi?

Kuruluş dönemi bitti

Bugün artık Cumhuriyet'in "Kuruluş dönemi" geride bırakılmak durumunda.
Takvim yapraklarında 21'inci asrın 10'uncu yılında bulunduğumuz gerçeği gösterilmekte.
1900'lere veya 1930'lara dönmek mümkün değil, özenmek ise anlamsız.
"Cumhuriyet kültürü"nün temel öğeleri arasına "Çoğulculuk" ve "Demokrasi" de yerleşti geçen yıllar içinde.
"Hukukun üstünlüğü" yükselen değer.
Klişe söylemler ve sloganlar, tabularla birlikte buharlaşmak zorundalar.
"Güçlü devlet" olmak için "Güçlü ordu"nun yetmediğini en son Saddam Irak'ının yaşadığı faciadan bir kez daha öğrenmedik mi?

Demokrasinin ipine sarılmak
Ülkenin halkının ve toprak bütünlüğünün en güçlü yapıştırıcısının özgürlüklerden ve demokrasiden oluştuğunu artık biliyoruz.
Dünya konjonktürü ve iç dinamikler göz ardı edildiği zaman neler olacağını da, Sovyet İmparatorluğu'nun çökmesi ve dağılması sürecinde gördük.
Süper nükleer gücün Kızıl Ordu'su bile Sovyetler'i yaşatmaya yetmedi.
Türkiye'de rakamlar da çok büyüdü.
Artık kimse kimseye "Azınlık" olarak bakamaz.
Bunun gibi İstanbul sermayesi de Anadolu sermayesini ekonominin 2'nci lig takımı şeklinde göremez.
Artık "Çevre" de "Merkez" kadar ağırlık taşıyor hem siyasette, hem ekonomide.
Medyada da "Merkez"in sesi ne kadar çıkıyor ve duyuluyorsa alternatif medya da o kadar güçlü...
Bunları ve benzer sayısız gerçeği hesaba almadan, Türkiye'yi yönetmek de anlamak da pek mümkün değildir.
Herkes ve her kesim saatini yeniden ayarlamalı, geçmişte kalması gereken yanlışları bugüne taşımayı kimse denememelidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA