Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İngiliz Kraliçesi neden Demirel'e danışmıyor?

İngiliz olmak meğer ne kadar zor bir şeymiş. Önceki gün yapılan genel seçimlerde hiçbir parti tek başına iktidar olacak milletvekili (veya parlamenter) çıkartamadı sandıklardan.
İktidar Partisi olan İşçiler'in milletvekili sayıları 251'e düştü. İşçiler 92 milletvekilliğini kaybettiler.
Ana muhalefet Muhafazakârlar'ın milletvekili sayıları ise "şimdilik" 293 oldu. Onlar da milletvekili sayılarını 86 tane artırmışlar.
Üçüncü parti olan Liberal Demokratlar'ın ise 53 milletvekilleri var.
Bir parti 326 milletvekiline sahip olmazsa tek başına iktidara gelemiyor.
Mesela İşçi Partisi Liberal Demokratlarla koalisyon kursa bile iktidar olacak yeterli sayıya ulaşamıyorlar.
Bu durumda herkesin gözü Buckhingam Sarayı'na, yani Kraliçe 2'nci Elisabeth'e döndü.
Şimdiki Başbakan Gordon Brown Kraliçe'ye istifasını sunduktan sonra, Kraliçe de Başbakan atayacağı kişiye hükümeti kurma görevi verecek.
Bu noktada gelenekler giriyor devreye.
Çünkü Kraliçe sadece şeklen yetkili.
"Madem en fazla milletvekilini Muhafazakârlar çıkardılar, o zaman Muhafazakâr Parti lideri David Cameron'a görevi veririm" diyemiyor.

Başbakan danışman da

Bu görevi kime vereceği konusunda önce şu andaki Başbakan ve yenik İşçi Partisi lideri George Brown'a danışması gerekiyor.
Çünkü anayasal konularda İngiliz başbakanları Kraliçe'nin baş danışmanlarıymış.
Ancak seçimde yenilen Başbakan Brown'ın konumu doğrudan "Çıkarların çatışması" kapsamına gireceği için, Kraliçe ne yapacağını belirlemek üzere anayasa hukukçularına falan da danışacakmış.
İngiliz olmanın zorluğu iyice belirmiyor mu size göre de?
Oysa Kraliçe kendisi kadar kamu görevi deneyimi olan bir Türk siyasetçisini, yani Süleyman Demirel'i davet etse Londra'ya.
Neticede 2'nci Elisabeth 60 yıldır Kraliçe ve bu süre boyunca 11 tane başbakan gelip gitmiş "Downing Street 10 Numara"dan.
Demirel ise 50 yıla yakın siyasi yaşamında iki darbe gördü, defalarca başbakan, bir kez cumhurbaşkanı oldu. Anayasaların feshedilmesine, parlamentonun kapatıldığına da tanıklık etti.
Kraliçe için darbeci Cromwell uzak bir tarihtir.

Demirel daha deneyimli

Demirel içinse darbecilerle haşır neşir olmak günlük yaşamın parçaları değil midir?
Evet... Kraliçe Demirel'i çağırsa ve "Başbakanlık görevini kime vereyim" diye sorsa, en kestirme yolu da öğrenmiş olurdu.
Demirel Kraliçe'ye "Parlamentodaki milletvekili sayısına bakmayın. Canınız kimi çekiyorsa ona verin görevi" derdi.
Sonra Cumhurbaşkanıyken kendisinin yeterli milletvekili desteğini bu milletvekillerinin imzalı onayları ile kanıtlayan Tansu Çiller'e başbakanlık görevini vermek yerine, azınlıktaki Mesut Yılmaz'ı Başbakan atadığını ve sonra da yeterli çoğunluğu sağlamak için DYP'yi nasıl böldürdüğünü falan anlatırdı.
Hatta belki "Bir anayasa mahkemesi kurdurun ve hoşunuza gitmeyen partileri kapattırın" da derdi.
Kraliçe ile sohbeti derinleştirirse "Bizim Türkiye'de hafızalar çok zayıftır. Benim sivil darbemi unuttular hâlâ 28 Şubat post-modern darbesine takılıyor bizimkiler" falan da derdi.
Belki Kraliçe'ye İngiltere'ye Başbakan olarak ataması için Hüsamettin Cindoruk'u da önerirdi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA