Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Böylesine sürrealist bir yaşam toplumları yormaz mı?

Sürrealist bir ortamda yaşıyoruz.
Hepsi aklı zorlayan olaylar birbiri ardınca gündemimize giriyor ve birini anlamaya çalışırken ertesi gün daha fazla gerçek-ötesi bir olayın içinde buluyoruz kendimizi.
Diyelim ki RTÜK denetimindeki bir Türk kanalında bir polisiye film izliyoruz.
Geçmiş yılların ürünü bir film bu.
Filmdeki kiralık silahlı önüne geleni vuruyor. Ortalık kan gölü.
Ama adam sürekli sigara içtiği için yüzünün orta yerinde bir gölgelendirme var.
Aslında elindeki silah ağzındaki sigaradan daha öldürücü.
Silahından çıkan mermiler üflediği dumandan daha fazla çevredeki insanların sağlığını etkiliyor.
Ama adamın cinayetleri özendirmesinden değil filmi izleyenleri sigaraya özendirmesinden ürküyoruz.
Yeni yapım filmlerde zaten sigara içen yok.
O kadar ki Churchill hakkında film yapılsa müteveffaya puro bile içirtmeyecek yapımcılar.
Eski yapım filmlerdeki tiryakilerin yüzlerine bulut yerleştirilince de sigara yok edilmiş mi oluyor?
Ama sadece RTÜK kontrolündeki alanlarda mı var bu sürrealizm sanki?

Baykal bir anda buharlaştı
"Deniz Baykal Olayı
"nda da CHP'nin RTÜK'ü bir anda bulutlamadı mı tüm görüntüleri?
Ahlak dışı bir komploya hedef olan ve Genel Başkanlıktan istifa eden Baykal'ın evinin önünde açlık grevi yapanlar bir anda nasıl buharlaştılar? Veya Antalya'nın CHP'li İl Başkanı'na ne oldu acaba?
Baykal'ın yerine göz dikenlerin Anıtkabir'e girmelerine izin verilmemesini önerenler, bir anda yeni Genel Başkanı övmeye başladılar.
Sanki Baykal'ın siyasi hatası makam aracı olarak Mercedes kullanmasıymış gibi, CHP'deki değişim Audi'ye geçiş olmadı mı?
Şimdi Baykal'lı yılların üzerinde bir bulutlanma yok mu televizyondaki sigaralı filmlerdeki gibi?
Ya da Bilişim Çağı'nın en etkili aracı olan internete ulaşımı kolaylaştırmak için var olmaları gereken "BTK" (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ve "TİB" (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) gibi kamu kurumlarının internet sansürcülüğüne soyunmaları da, gerçek-ötesi bir durum değil mi?
Ama bu konudaki en çarpıcı durum, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu sansürcülüğe gösterdiği tepkiydi.

İleride etkili olurlarsa
Gül Yozgat'ta gazetecilere şöyle konuşmuştu:
"-Ben Türkiye'nin YouTube'u yasaklayan, Google'a erişilemeyen ülke kategorisinde gözükmesini istemem. Yasal problemler çıkıyorsa muhakkak bunları aşmanın yolunu bulmak gerekir. Türkiye, dünyayla bütünleşmiş bir ülke, dünyayı çok iyi takip etmesi gereken bir ülke. Bu tip sorunlar sizin dünyayı takip etmenizi ve dünyanın da sizi takip etmesini engeller. "
İleride etkili bir makama mesela BTK Başkanlığı'na gelirse belli ki bu tür sansürcülüklere izin vermeyecek Türkiye'nin Cumhurbaşkanı.
Bakarsınız sürekli demokratik açılımdan söz eden Başbakan Erdoğan da ileride TİB'in başına geçip internet sansürünü yok eder.
Bu sürrealist bir durum değil mi?
İsrail'in korsanlığı ertesinde rastladığımız sayısız sürrealist durumlara değinmiyorum.
Önce kaset konusunda Deniz Baykal'ın şimdi de korsanlık konusunda İsrail'i haklı bulanların "Pensilvannia"ya dayanmaları bile, bu tür durumlara yeterli örnek değil midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA